Sanat platformu Artkolik’in kurucusu Nazlı Keçili, İngiltere’de ziyaret ettiği Banksy sergisini yazdı ve serginin en ilgi çekici eserleri hakkında detaylı bilgi verdi.
Size bu hafta dünyanın hakkında en çok konuşulan sanatçısı ve gelmiş geçmiş en kapsamlı sergisinden bahsetmek istiyorum. Banksy… Kim olduğu, kaç yaşında olduğu bilinmemesine rağmen 10 seneyi aşkın süredir, önce İngiltere olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde duvar resimlerini gördüğümüz sanatçı, bence bu dönemin en dikkate alınması gereken sanatçılarından biri. Gerilla sanatçı olarak da anılan Banksy, çalışmalarında siyaset, savaş, kapitalizm, tüketim çılgınlığı ve ırkçılık karşıtı mesajlar verirken sistemin çevre ve doğayı nasıl katlettiğine de dikkat çekiyor.
Art of Banksy, bugüne dek sanatçının en kapsamlı sergisi ancak enteresan olan sanatçının kürasyon ile bir alakası olmaması. Tamamen sanatçının, özel koleksiyonlardaki eserlerinden oluşan ve aslında Haziran 2021’de açılan sergi, talep üzerine bugüne uzatıldı. İlk gittiğimde, kapısındaki upuzun kuyruktan dolayı göremediğim sergiye, bu sefer yağmurlu bir Londra gününde sıra beklemeden girdim. Sanatçının hem sanat hem siyaset hem iş dünyasında her biri büyük ses getiren o özel eserlerini görmek kadar duvarlara yoğun bir şekilde yazılmış olan Banksy sözlerini de okumak çok keyifliydi. Oldukça kolay gezilebilen ve anlaşılan bir sergi olduğunu da eklemeliyim. Beraber gittiğim 14 ve 16 yaşındaki kızlarımın da bugüne dek en keyif aldığı sergilerden biriydi diyebilirim. Dünyamızın geldiği bu kaotik dönemde gençlerin, popüler kültür, tüketim çılgınlığı ve tiktok aleminden başka hayatlar, olaylar ve konular olduğunu öğrenmesi için de güzel bir sergiydi.
Sanatçıların, hayatları boyunca yüzlerce eser yapsalar da ses getiren birkaç eseri olur genelde. Ama Banksy’nin diğer sanatçılardan farkı, yaptığı her işinin oldukça ses getirmesi… Greenpeace desteğiyle ormanları kurtarma amaçlı yaptığı ‘Save or Delete’ (Sakla ya da Sil) adlı eserinde Disney’in Orman kitabında meşhur karakterlerini gözleri bezle bağlanmış ve karşılarında elinde bir orak tutan bir celladın durduğu posteri Disney ve Greenpeace arasında oldukça problem olmuştu. Açıkçası benim de çok etkilendiğim, kızlarıma da “İyi bakın” diye gösterdiğim çok etkileyici bir işti. Banksy’nin, önemli konuları ele alırken seyircinin dikkatini çekmekte çok büyük bir usta olduğu artık tartışılmaz bir gerçek. Örneğin Happy Chopper (Mutlu Helikopterler) serisi… Küçük kızların saçlarına mutlulukla bağladığı o pembe kurdeleyi, savaş helikopterlerine giydiren sanatçı, İsrail- Filistin çatışmasına ve Batı Şeria’nın yoksulluğuna dikkat çekmeyi amaçlayan ‘Noel Baba’nın Gettosu’ sergisi vesilesiyle yaratmış. Serigrafi olarak piyasaya sürülmeden önce, Happy Choppers ilk olarak 2002’de Londra’nın merkezinde Whitecross Street Market’te püskürtülen bir duvar resmi olarak ortaya çıktı. 750 adet üretilen, 150 imzalı işten oluşan Mutlu Helikopterler, aslında çok can acıtıcı geliyor bana.
Banksy’nin savaş karşıtı işleri onlarca… Melek kanatlı askerlerden askeri duvara yaslamış elbiseli küçük kıza, ağzında bomba taşıyan serçelerden duvarlara “Lütfen savaşmayın artık” yazan çocuklara, torpillere sarılmış çocuklardan el arabasında kalp taşıyan askerlere kadar çok kalp acıtıcı işler. Benim en etkilendiğim işlerden biri de ‘Napalm Girl’ adlı eseri. 1972’de Vietnam Savaşı’nda, yarı yanık vücudu ile bombalardan kaçarken Nıct Üt tarafından fotoğraflanan ve ona Pulitser Ödülü getiren bu savaşın sembolü meşhur fotoğrafı Banksy, küçük kızı, Amerika’nın en sempatik sembollerinden Mickey Mouse ve Mr. Mc Donalds ile el ele koşarken yorumlamış. Gerçekten de kapitalizmin hümanizmi, nasıl tatlı tatlı yediğinin acı gerçeği. Çok etkileyici…
Tabii Amerika kadar İngiltere de nasibini alıyor Banksy’den. Her ne kadar kendi vatanı olsa da polisinden Kraliçesi’ne, Churchill’inden İngiltere’nin en meşhur sembollerinden İngiliz askerine, herkes onun posterlerinde yer alıyor.
Sevgiyi, umudu da hep işleyen Banksy’nin eserlerinde birçok şey net olsa da birçok da detay saklıdır. Örneğin ‘Love is in the air’ adlı eser… ‘Çiçek atıcı’ olarak da bilinen ‘Love is in the air’ ilk olarak 2003 yılında Batı Şeria Duvarı’nın inşasından kısa bir süre sonra Beytüllahim’de ortaya çıktı. Filistin’i, İsrail’den ayıran 760 kilometrelik duvara yapılmıştı. Banksy’nin eserindeki figür, militan gibi giyinmiş, beyzbol şapkası ve yüzünün alt yarısını maskelemek için bandana takan, bir el bombası veya molotof kokteyli atan genç bir adamdır. Ancak sanatçı adamın eline bomba yerine bir demet çiçek vermiştir. Duruşundaki öfkeye rağmen genç adam evrensel bir barış sembolü fırlatmaya hazırlanıyordur. Filistin’i dünyanın en büyük açık hapishanesine çeviren duvar, Banksy’nin işinden sonra resimler ve protesto yazılarının yazıldığı bir tuval haline geldi.
Banksy’nin bu ikonik eseri için Christie’s’in savaş sonrası ve çağdaş sanat departmanı eski başkanı Loic Gouzer tarafından ortaklaşa kurulan, takas edilemeyen bir token platformu olan Particle, resmin parçalara ayıracakları ve açık artırmaya çıkaracakları ilk eser olduğunu duyurmuştu. Particle, tabloyu geçen yıl bir Sotheby’s müzayedesinde 12.9 milyon USD karşılığında satın aldı ve ‘Love is in the air’ tablosu, her bir parçası 1500 dolara satılmak üzere 10.000 NFT’ye bölündü. Parçaları satın alanlar resmin hangi bölümünü aldıklarını seçemiyor. Ayrıca parçayı satın aldıktan sonra başka bir platformda satışa çıkarabilme ihtimali, token çevresinde yeni bir müzayede modeli heyecanını da doğurdu. Bu girişimle birlikte önemli sanat eserlerini fiziksel olarak bir müzede ziyaret etmeye devam edebilirken aynı zamanda bu eserlerin dijital bir mülkiyetle daha geniş kitleler tarafından satın alınabilmesine olanak sağlanmış oldu.