Çok yönlü bir sanat platformu olan Artkolik Sanat ve Eğitim Platformunun kurucusu iş kadını ve eğitimci Nazlı Keçili, koleksiyonerliği ve güçlü bir koleksiyon oluşturmak için izlenmesi gereken yolları MAG Okurları için ele aldı.
Öncelikle; koleksiyonerlik nedir, ne değildir? Koleksiyonerlik çeşitlerinden ve koleksiyon yapma
yöntemlerinden bahseder misiniz?
Koleksiyonerlik, bir eser ya da nadide bulunan parçaların birbiriyle uyumlu bir şekilde toplanması ve saklanması
diyebiliriz. Biliyorsunuz bir şeyleri toplama, saklama, biriktirme isteği insanoğlunun doğal dürtülerinden biri olan
meraktan dolayı gerçekleşen bir eylem. Merak, insanın gelişmesinde de çok önemli bir kavramdır.
Koleksiyonerlik de; tarihte insanoğlunun gezdiği, gördüğü yerlerden birtakım objeler, hatıralar, parçalar getirmesi
ile başlamıştır. İnsanoğlunun; kendini koruma ve barınma problemlerini çözdükten sonra, hem bazı objeler
yaratma hem de onları alma, verme, saklama eylemleri başlamıştır.
Dönem dönem bu şekilde devam etse de koleksiyonerlik anlamında ilk obje, eser toplama ve saklama sistemli
olarak “Nadire Kabineleri” (Curiosity Cupboard) adı verilen saklama dolapları ile başlamıştır diyebiliriz. Şunu
belirtmek isterim ki koleksiyonerlik tabii ki toplanma eylemi ile başlar ancak, toplanan parçaların birbiriyle bir bağ
içinde olması bu takımın bir koleksiyon olması açısından zorunludur. Koleksiyonerlik birçok alanda olabilir. Klasik
araba koleksiyonundan, eski para koleksiyonuna, resim koleksiyonundan heykel koleksiyonuna, eski yazı
koleksiyonundan nadir ya da antika kitap koleksiyonuna… “Koleksiyonerlik ne değil?” sorusuna gelirsek, bir
şeylere çok sayıda sahip olunması koleksiyoner olduğunuz anlamına gelmez…
Güçlü bir koleksiyonu nasıl tanımlarsınız?
Sanat koleksiyonculuğu genelde belirli bir sanat eserine âşık olmakla, onu satın almakla ve bir sonraki satın
almalarda o alanda tamamen takıntılı hale gelmekle başlar. İyi bir koleksiyondaki hiçbir şey rastgele
alınmamıştır. Koleksiyonerin onu seçmiş olması çok önemlidir. Nesiller boyu korunmaya değer bir koleksiyon
yaratabilmek için, sanat eserleri edinme konusunda kişinin bir stratejiye sahip olması gereklidir.
Eser veya parça seçimindeki önemli unsurlar nelerdir?
İyi bir bir sanat koleksiyonu, zamana karşı dayanıklı olacak şekilde özenle seçilmiş; tarih, kültür ve kimlik
duygusunu temsil eden; aynı zamanda koleksiyonerin kişisel zevklerini yansıtan sanat eserlerine sahip olan
koleksiyondur. Örneğin; dünyadaki en tanınmış sanat koleksiyonlarından biri, yirminci yüzyılın başlarında
sosyetik ve bohem olan, 30’lu ve 40’lı yıllarda en ünlü sanat koleksiyoncularından biri haline gelen Peggy
Guggenheim’ın koleksiyonudur. Guggenheim’ın sanat konusundaki mükemmel gözü; onun iç sesini takip
etmesine, yirminci yüzyılın Avrupa ve Kuzey Amerika sanatının ruhunu oluşturan çağdaşlarının sanat
koleksiyonunu bir araya getirmesine sebep oldu.
Eserleri topladığı zamanlar özgün, vizyoner ve etkileyici olduğuna inandığı sanatçıların eserlerini toplayan
Guggenheim; bugün Picasso, Ernst, Miró, Rene Magritte, Man Ray, Dalí gibi efsanevi sanatçıların etkileyici eserlerinden oluşan koleksiyonunu sergileyen Venedik’teki eski evi, Büyük Kanal üzerindeki Palazzo Venier dei
Leoni’de binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Klee, Wolfgang Paalen ve Chagall da çalışmaları ile zamana direnmeye
devam eden, koleksiyondaki sanatçılar…
Sanata bir yatırım aracı olarak yaklaşılabilir ancak, ilk etapta yola böyle çıkılmamalı deniliyor. Bir yatırım
aracı olarak sanat eseri koleksiyonerliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sanat benim için bir yatırım aracı değil. Tabii ki değerleri sebebiyle bunu al sat mantalitesinde yatırım aracı
olarak görenler var; ancak, koleksiyonerlik ile yatırım aracı mantalitesi kesinlikle bağdaşmıyor.
Ben şöyle bakıyorum, örneğin mücevher çok seviyorsunuz, imkânınız oldukça da alıyorsunuz, takıyorsunuz.
Bunları altın fiyatları arttı diye satar mısınız? Tabii yeni bir eser almak isterseniz ya da farklı bir alana, döneme,
sanatçıya kayarsınız, eski aldıklarınızı, içinize sinmeyenleri elden çıkarabilirsiniz çok normal; ancak, bir borsa,
hisse senedi gibi sanat eseri almayı ben benimseyemiyorum…
Nesne veya sanat eseri koleksiyonu oluşturmaya başlayan kişilerin dikkat etmesi gereken noktalar neler
olabilir?
Çok gezin, çok okuyun, çok dinleyin. Sanat müthiş bir derya ve bilginin de sonu yok. Almak zorunda değilsiniz
acele etmeyin. Neyi sevdiğiniz, neye meyil edeceğiniz zamanla gelişecektir. Galeriler, müzeler, fuarlar, bienaller
hepsi hakkında bilginiz olsun. Sanat tarihini okuyun, öğrenin. Çağdaş sanat eseri toplasanız da bu işin atalarını
bilmek zorundasınız. Sanatçıların hayatlarını öğrenin, dostluklarını, nelerden beslendiklerini, aşklarını okuyun.
Dünyanın neresine giderseniz gidin bir müze vardır gezilecek, muhakkak gidin. Şehirlerin sadece çağdaş değil,
millî müzelerini de görün. Ne kadar çok kültür görürseniz, vizyonunuz o kadar çok gelişir. Küçük toplamaya
başlayın, bir anda her şeyi almaya çalışmayın. Sindirerek, küçük ama sağlam adımlarla. Tabii ki sanat
danışmanlarından yardım alın, öğrenmenin sonu yok ve her zaman yeni sanatçılar da çıkıyor. Her şeyi
bilemezsiniz, öğrenemezsiniz bir anda ancak, kendi iç sesinizi hep dinleyin…
Takip ettiğiniz ve sizde en çok etki bırakan koleksiyon ve koleksiyonerlerden kısaca bahseder misiniz?
Türkiye’de gördüğüm en güçlü koleksiyon Ali Raif Dinçkök koleksiyonu diyebilirim. George Baselitz’den Marc
Chagall’a, Louis Bourgeois’dan Marina Abromavic’e, Anselm Keifer’den, Salvador Dalì’ye, Damien Hirst’den
Man Ray’a, Ai Weiwei’den Anish Kapoor’a, Egon Schiele’den Pablo Picasso’ya sanat tarihinin en önemli
isimlerinin dünyayı gezsen senelerce göremeyeceğin birçok eserini bir bina altında toplamayı başaran gerçek
ve sessiz bir koleksiyonerdi kendisi. Mekânı cennet olsun…
Son zamanlarda en etkilendiğim bir diğer koleksiyon ise İstanbul Üsküdar doğumlu bir Ermeni iş adamı olan
Calouste Gulbenkian’ın, aslında doğduğu yer olan İstanbul’da kurmak istediği ancak o dönemki yetkililerce kabul
edilmemesiyle hayatının son senelerini geçirdiği Lizbon’da kurduğu tek kelimeyle muhteşem Gulbenkian Müzesi.
Dinlerin ve sanatın önemli bir merkezi olan Kapadokya ve medeniyetlerin bir başka merkezi olan ve Romalıların,
Yunanlıların, Osmanlı Türklerinin başkenti olan Konstantinopolis’teki kökenlerini hiç unutmayan Gulbenkian,
hayatı boyunca seyahatlerinde uzmanlar ve ustalarla uzun, karmaşık görüşmeler yaparmış. Eşsiz parçalar,
kültürel miraslar onun için çok önemliydi. Seneler boyunca daha önce hiç görülmemiş, eklektik ve benzersiz bir
koleksiyon oluşturdu. Koleksiyon, dünyanın her yerinden gelen ve antik çağlardan yirminci yüzyılın başlarına
kadar uzanan altı binden fazla parçadan oluşuyor (Eski Mısır, Antik Yunanistan, Babil, Ermenistan, İran, İslam
sanatı, Avrupa ve Japonya’dan örnekler dahil). Bunlarla beraber Monet, Manet, Degas, Rodin, Pigale, Renoir
gibi ustalar ile, on ikinci yüzyıldan yirminci yüzyıla müthiş bir kitap koleksiyonu, on dokuzuncu yüzyılın en büyük
mücevher ve cam ustası Rene Lalique’in en büyük koleksiyonunu görebilirsiniz. Sadece bu müze için bile
Lizbon’a gidilir. Gördüğüm en zengin ve en eklektik koleksiyon diyebilirim. Keşke İstanbul’da da kurulsaydı bu
müze. Ne büyük bir değer kaybetmişiz.