60. Venedik Bienali’nin 20 Nisan Cumartesi günü La Biennale di Venezia’nın merkezi olan Ca’ Giustinian’da yapılan açılış töreninde, Türk Çağdaş Sanatçı Nil Yalter, Yaşam Boyu Başarı Altın Aslan Ödülü’nü aldı!
Kariyerinde ilk defa “Toprak Ev” ve “Göç Zor İş” eserleriyle ilk kez Venedik Bienali’ne katılan Nil Yalter, Türk video sanatında akla gelen ilk isimlerden biridir. Brezilyalı multimedya sanatçısı Anna Maria Maiolino da bu ödüle layık görülen sanatçılardan biridir. Ödüller “her ikisi de aynı zamanda göçmen olan ve Yabancılar her yerde ruhunu birçok yönden somutlaştıran iki olağanüstü, öncü kadın sanatçı” oldukları için verildi.
Anna Maria Maiolino
Yaratıcılık alanında bir iklime alışma ve arayış döneminin ardından, ülkesinden uzaktaki Yalter, doğrudan göçmenlerin yurtlarına veya çadırlarına gönderme yapan büyük ölçekli bir yapıt olan Topak Ev’i üretir. Bu yapıt tek bir giriş açıklığı olan dairesel bir mekanı yeniden üretir. Çadırdan deri parçaları ve Türkiyeli Kürt yazar Yaşar Kemal’in göçebelik hakkında Türkçe ve Fransızca metinleri sarkmaktadır. Çadırda ayrıca, Nil Yalter’in ileride de ortak projeler geliştireceği, Musée de l´Homme’da çalışan etnolog Bernard Dupaigne’e ait bir metin yer alır. Metin (minyatür bir kozmos olan) yurt’un cinselleştirilmiş boyutunu ve geleneksel olarak erkek ve kadınlara atfedilen farklı rolleri inceler. Kadınlara ev işleri uygun görülmüştür, bu da kadınların yok olmaya yüz tutmuş bir hayat biçimini öngören bir mekanda kapalı kalmaları anlamına gelir. Bu yapıt ile Yalter ev ve yerinden edilme meselelerini göçebe topluluklarda ortaya çıktıkları şekliyle değerlendirir.
Nil Yalter, ‘Topak Ev’, 1973. Enstalasyon.
“Topak denilen bu koskoca çadırda, her şeyin belli bir nedeni var, çadırın her unsuru belli bir şeyi niteliyor. Örneğin pederşahi kavimlerin kara çadırlarına karşılık, topaklar kadının sahasıdır. Çatısı geniş bir yuvarlak halinde açıktır. Buradan ışık alır, kadının yöresini aydınlatır. Yerdeki kilimler ve çadırın ucundaki örgüler, tıpkı kadının saçları gibi bir süs, bir güzellik unsurudur. Yukarıdan aşağıya sarkan saçaklar ise bereketi simgeler.”
– Nil Yalter, Zeynep Oral ile röportaj. Milliyet Sanat Dergisi, 1974
Büyük ve dairesel bir alanda yer alacak olan Topak Ev, Turkish Immigrants ve Ris-Orangis (1979) serilerinden poster ve video eserlerle, ve aynı zamanda Paris taşralarında yaşayan Portekizli göçmen işçilere dair bir video kesiti ile birlikte sergilenecek. Yalter bu videolarda bu göçmenlerin neler yaşadığını, nerede yaşadıklarını ve ne kadar kötü koşullarda çalıştıklarını göstermek ister.
NİL YALTER HAKKINDA
Fransız feminist sanat akımının ve video sanatının 1970’lerdeki öncü temsilcilerinden olan Nil Yalter (d.1938, Kahire) lise öğrenimini İstanbul Amerikan Robert Kolej’de tamamladı. Bu dönemde dans, tiyatro ve resimle kendini ifade eden Nil Yalter pantomim yapmaya başladı ve yürüyerek gittiği Hindistan yolculuğunda da bunu sürdürdü. Sanatçı 1965’te Paris’e taşındı 1960’ların sonundaki Fransız karşıt kültür ve devrimci siyasal akımlarında etkin bir şekilde yer aldı. Göçmen kadın olma karakteristiği ile özdeşleşen Yalter, kültürel kimlik, etnik köken, göç ve feminizm gibi sosyal unsurları merkeze alan ve farklı medya kullanımıyla karakterize edilen kapsamlı çalışmalar üretir. Türkiye’de ilk interaktif sanat eseri üreten sanatçı olan Yalter, izleyicilerini de dahil ettiği çok sayıda projeye imza atmış, fotoğraf, belge, video art ve performanslarla belirli coğrafyalarda insan haklarının hassasiyeti konusunda mesaj vermeyi başarmış ve geniş bir kitle tarafından görünürlük kazanmıştır. 70’lerden itibaren ürettiği video, performans ve yerleştirme çalışmalarında hem bu toplumsal hareketlerin hem de etnoloji biliminin etkisi, sanatçıya özgü çoğul bir estetik içerisinde gözlemlenir. Ayrıca ilk resimlerinden günümüze, ürettiği tuvaller ve dijital çalışmalarında genel olarak soyut sanatın, özellikle de Rus Konstrüktivizm akımının etkilerini görmek mümkündür. Nil Yalter’in eserlerinde tüm bu etkilerin ve kişisel olan ile politiğin iç içe geçtiği, hatta yer yer otobiyografik sayılabilecek bir üslup söz konusudur.
Nil Yalter 2024 senesinde Venedik Bienali tarafından Altın Aslan Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Eserleri, Tate Modern, Centre Pompidou, Ludwig Müzesi, Long Beach Müzesi, Istanbul Modern ve Fonds National d’Art gibi pek çok kurum koleksiyonunda; bunun yanısıra Art Collection Telecom, Colección Olor Visual, Reydan Weiss Collection ve Fundación Foto Colectania gibi pek çok özel koleksiyonda yer almaktadır. Yalter, 10. Gwangju Bienali (2014), 15. Sharjah Bienali (2023), 13. Istanbul Bienali (2013) ve 60. Venedik Bienali’ne (2024) dahil olmuştur. En güncel kişisel sergileri arasında 2019 senesinde Ludwig Müzesi, MAC-VAL, ve Hessel Müzesi’nde gerçekleşen sergileri, 2016 senesinde FRAC Lorraine ve ARTER’de gerçekleşen sergileri, 2012 ve 2010 senelerinde Centre Pompidou gerçekleşen sergileri sayılabilir. Eserleri, MoMa New York (2023), Palais de Beaux-Arts (2018), WIELS. The Absent Museum (2017), Tate Modern (2016), Centre Pompidou (2013, 2009), Long Beach Müzesi(2011), PS1 MOMA (2008) ve CGAC Santiago de Compostela (2007) başta olmak üzere pek çok kurumda karma sergilerde yer almıştır.