Dünyanın başına bir mikrop düştü. Kâinatın anasını belledi. En büyük tehlike her zaman üzerinde durduğunuz gibi insanların ne yazık ki bazı gerçekleri göremedikleri için ve bizim ve bizden evvel ki jenerasyonların yaşadıkları hunharca hadiseleri görmedikleri, tatmadıkları sebebiyle tarifi imkânsız cehalet içerisinde yaşamalarıdır. Dünyanın en büyük dersi, en büyük öğrenimi yaşamak ve görmektir. Okuduğunuzu bilmezseniz, adab-ı muaşeret dediğimiz hadise ile uzaktan yakından ilginiz yoksa, muhteşem kıroluğu marifet zannediyorsanız işte aldandığınızı ve yanlış yaptığınızı bugün yaşayarak görüyorsunuz. Dünya üzerinde yaşayan insanların 60 yaş üzerindekilerinin yaşadıklarını ve tecrübelerini zerre kadar bilmeyen, bilmek istemeyen, hissetmeyen genç nesil bugün çağdışı bir yaşam stiliyle dünya toprağı üzerinde tepinmektedirler.
Bir türlü anlayamadığım sebeplerle asker tıraşı yaptırtıp, sakal bırakan ve korkunç bir surata sahip olan gençlerimizin estetik anlayışlarının da sıfır olduğunu görmek beni ayrıca üzmektedir. Türk neslinin, Türk toplumunun, Türk topraklarında yaşayan insanları fiziksel olarak Batı toplumundan çok farklıdır. Bize yakışan güzel taranmış saçlar, traşlı suratlarla cemiyetin içerisinde yer almak, yaşamaktır. Bu anlayışa sahip olabilmek için estetik görüş dediğimiz hadisede insanların mutlaka ve mutlaka eğitim görmesi esastır. İmage Maker dediğimiz ve Batının ciddiyetle kullandığı meslek dalı çok ciddi bir eğitimin neticesinde bir sanat olarak sanat mesleği arasında yer almıştır.
Adam, eşinin, bacısının torpiliyle ülkenin en değerli insanlarına İmage Maker’lık yapmaya, tanıtım sorumlusu olmaya, soyunabilecek kadar cesaret sahibi olabiliyor. Onu oraya getirenler de kendilerine, esleklerine ve bulundukları seviyeye vereceği zararı nazarı itibarı almaksızın o insanları çalışma hayatlarında bulundurabiliyorlar. Dünyadaki en gelişmiş ülkelerin, örneğin Amerika’da devlet başkanları ve ünlü siyasiler, iletişim danışmanlığı konusunda 65-70 yaşından evvel CIA’de ciddi bir tecrübe geçirmemiş insanları o mevkiye getirmezler.
Bu virüs dedikleri illetin durup dururken sittin senedir hayvanları yiyen Çinlilerde bugün çıkması akıllı bir insanın birazcık kafasını çalıştırdığı zaman ne kadar yanıltıcı bir sebep olduğunu göstermelidir. Üstelik dünyanın ekonomik olarak, teknik bilgi olarak, gelişmişlik olarak çok güçlü ülkelerini özellikle mahvetmesi bence anlaşılması çok zor bir iş değildir. Amerika’nın başkanı iklim konusunda ülkesini destekten çekmesi, Çin’in ve Kuzey Kore’nin korkutucu nükleer gelişmeleri, özellikle bu ülkelerdeki akıllı geçinen cahillerin ülke idaresinde söz sahibi olmalarının hiçbirinin tesadüf olmadığını ve bunların dünya gelişmesinde veya dünya finalinde çok büyük rol oynayacağını anlamamak bence çok büyük bir hatadır.
Neden sanat diyoruz? Neden heykeltraşlık, resim yapmak ve dünyaya çok güzel eserler bırakmak şart diyoruz? Akıllı, kabiliyetli, üstün zekalı insanların güçlü silahlar keşfi, güçlü mikroplar keşfi ile uğraşmaları yerine sanata itibar ederek dünya hayatına ve insan yaşamına katkıda bulunmaları için.
Bu büyük dediğimiz liderler dünyanın kontrolleri altında olduğunu zannederek, Yahudi karizmasını ön plana getirerek her şeye muktedir olduklarına neredeyse kendileri de inandıkları sırada Allah’ın sopası güm diye kafalarına indi. Donald Trump’ın halkı ile mesajlaştığı sırada yanındaki sağlık hadiselerinden sorumlu doktor hanımın ‘’Ben de Cumartesi günü ateşliydim’’ sözünü duyar duymaz 10 metre yan tarafa fırlaması bir anda memleketini, milletini bir kenara bırakarak kendi korkusunu nasıl dile getirdiğinin bir örneğidir. Koca Trump, resimden anlar mı? müzik bilgisi dahilinde midir? Klasik müzik dinler mi? Bunları kendisine sormak lazım. Eğer sanatın muhtelif dallarına zaafı olan bir insan olsaydı halkına karşı naif hareketlerle toplumu çok daha huzurlu bir hale getirirdi. Liderlerin bu son kullandığım cümleyi ciddi olarak kendilerine sormalarını tavsiye ederim.
Bugün ilginç bir şekilde bu mikrobu kapıp hasta olan Prens Charles’tan sanatçılara, sporculara kadar bir sürü insanın sıkıntısını görmekteyim. Bunlar arasında beklentisi içerisinde olduğum 3 meslek dalı var, bankacılar, medyacılar ve siyasiler. Onların adet miktarı ne kadar fazla olursa o kadar akıllanacaklarına inanıyorum.
Ben de 65 yaşını geçmiş bilge kişilerden biri olarak kendimi ispat ettiğim düşüncesindeyim. Bizlerden evlere kapatılacağımız yerde istifade edilmesi, danışılması gerektiğine inanarak bu 65 yaşın üzerindeki ihtiyarlar tabir edilen zümre yerine, geleceklerinin onlara ne zorlu günler yaşatacağının farkında olmayan genç neslin dizginlenmesi ve sokakların sahibinin onlar olmadığının anlatılması doğru değil midir?
Allah tüm Türk milletine bu kazadan hayırlısıyla en az yarayla kurtulmasını niyaz ederim.
M.Nail Keçili