Acı çok acı deyince aklınıza hemen bu korona virüs denen illet geliyor değil mi? Hayır. O gelip geçecek ama toplumumuzun bu tür hadiselerde devletin tedbirlerine adeta tavır alarak bir hiç muamelesi yapması katiyen affedilmeyecek. Çünkü bu işi ciddiye alan, bu işin önemin farkına varan, aklı başında tecrübeli ve bilgili insanlar devletin talimatlarını yani yasağını, yani maskesini ve bunun gibi tedbirleri sonuna kadar alarak yaşama gayreti içerisindeler. Ve bu insanlarında çocukları, torunları bu ülkede yaşayan ve onlara da aynı muhafazayı sağlamaya çalışan insanlarken, birdenbire halkımız özellikle İstanbul’u işgal eden kitle çılgınlar gibi en ufak bir sokağa çıkma imkânı yakaladıklarında fırlıyorlar dışarı. Ne tedbir var, ne sosyal izolasyon var hiçbir şey yok ve çoğu da maskesiz dolaşıyor. Devlet bunlara bedava yalvara yakara maske veriyor. Bu olacak iş değil arkadaşlar! Bu Türkiye’nin nerelere geldiğinin en güzel örneğidir. Türkiye eğitim, tedbir ve bilgi konusunda emin olunuz bir adım ileri gitmiyor. Gittikçe geri gidiyor, gittikçe geri gidiyor, gittikçe geri gidiyor.
Bir anıma değinmek istiyorum burada. Rahmetli Başbakanımızın Sayın Turgut Özal’in uzun yıllardır mahiyetinde çalışmış, iletişim danışmanlığı diyorlar şimdi o mesleğe o işi yapmış bir insan olarak kendisiyle zaman zaman yaptığımınız sohbetler sırasında bir gün bana şunu söylediğini hatırlıyorum. ‘’Oğlum, şunu kafana koy! Biz ülkeyi 50 sene ileriye attık ve bu 50 seneyi kapatmak için gayretimizle uğraşarak, didinerek gördüğün gibi çalışma gayreti içerisindeyiz. Ben bir gün bu dünyadan, bu görevden çekilip hatta Allah’ın takdirine bağlı tabi dünyaya elveda da der giderim. Sen benden gençsin bak sana söyleyeceğim çok önemli şey var. Eğer bu ülkenin başına istikrarlı idareler gelmezse bu ülke çok geri geri gidecektir. Fakat çok endişe etme gitse gitse 30 sene gidecektir, 20 sene yine ilerideyiz.’’ Bunu söylediği günü hiç unutmuyorum. Kendisine saygıyla baktım ve dedim ki içimden 50 sene ileri gitmek doğru da bizim 30 sene geri gitmemizi düşünemem. Bugün son derece maalesef son derece uğraşlı bir hükümete rağmen bu toplum geri geri gitmektedir. Bunun sebebi nedir biliyor musunuz? Devletin mekanizmalarını idare edenler kendilerini sonsuz ve sınırsız yetkilerle mücehhez zannedip, istedikleri gibi cehaletlerini de devreye sokarak ülkede çok büyük yanlışlıklar yapmaktadırlar. Bunun da başında eğitim gelmektedir. Bakın televizyonlarımızı izliyoruz, konuşan spikerler, program yapımcılarını seyrediyoruz. Bunların içinde topladığınız zaman 10 tane doğru düzgün işini yapan insan bulursunuz. Geri kalan 1000 kişinin Türkçesi bozuk, konuşma üslubu bozuk, hele hele muhabir dedikleri genç kız ve oğlanlarımızı piyasaya salıyorlar. Onların yaptığı programlar hata üstüne hata dolu. Bütün bunlar tamamen eğitim sorunundan ileri geliyor. Memleketimizde bir tarihte üzerinde çok hassasiyetle durduğum ve hakikatten ince ince oya işler gibi işlediğim Akademi İstanbul vardı. 7-8 bin talebesi vardı ve bu akademi 10-15 sene hayatta kaldı. Son derece başarılı şekilde icra ettik ve çok iyi talebeler yetiştirdik hepsi de hemen iş buldular. Bugün onlar dahi artık aradan epey zaman geçtiği için yaşlanmaya başladılar. Fakat onların yerine bizim bu konuda adam yetiştiren eğitim kurumlarımızdan emin olunuz ki 1000 kişi içinden belki 1 kişi çıkmaktadır. Bu çok hazin bir hadisedir. Bu her türlü yanlışlığı, her türlü cahilliği işleyebilecek en güzel örneklerden bir tanesini size verdim. Üstelik sanatla bağlı bir örnek verdim.
Şimdi bu insanlar gibi birçok konuda da taksi şoföründen tutunuz birçok meslek dallarında olduğu gibi hunharca, gaddarca sağlığımızla oynayan pis mikrobu def etmek için uğraşımızın karşılığında o mikrobu davet etmek için uğraşmaktalar. Bu yapılacak işler değil. Haberleri izlediğiniz, dinlediğiniz zaman ben şahsen üzülmüyorum, tiksiniyorum! Bu kadar ayıp, böylesine rezilliğin ifadesi olamaz. Çıkmayın kardeşim sokağa. Çıkmayın diyor adamlar size. Çıkmayıverin yürümeyiverin, sevgilinizle buluşmayıverin yahu. Şu illet gidene kadar buluşmayıverin! Gerçekten çok acı günler yaşıyoruz. Bütün bunun neticesinde de söylemek istediğim söz bugün çok fazla sanatla ilgili olmamakla birlikte hepimizi ilgilendirdiği için kullandığım ifadelerdir. Söylemek istediğim İstanbul’u boşaltın, İstanbul’u boşaltın, İstanbul’u !!!
M.Nail Keçili