Flemenk ressam Metsu, yaşadığı bölge ve dönemin sanat anlayışına uyarak, günlük hayattan betimlediği bu sade görünümlü sahnede annesinin kucağında hasta bir çocuk göstermektedir. Soluk teni ve boş bakışlı küçük, annesinin dizlerinde güçsüz kolları ve bacakları ile hastalık hissini kuvvetle pekiştirmektedir. Annesinin şefkat ve ilgisi çocuğa dokunuşuyla ve öne eğilerek ona yönelişiyle vurgulanır.
Yalnızca çocuk değil, nesnelerden de hastalık hissi izleyiciye geçer. Örneğin masada hiç dokunulmamış yemek, Hollandalı çocukların darbelerden korunmak için kullandığı fakat çocuk dışarı çıkamadığı, koşup oynayamayacağı için asla giyilmeyecek gibi duran bone…
Duvarda duran koyu renkli çerçevede dini bir resim vardır. Çarmıha gerilmiş İsa, başında ağlayan annesi ve Yahya’yı gösterir. Bu tablo, eserin geneline dini bir hava katar ve annesinin kucağındaki hasta çocukla İsa’yı bağdaştırır. Bir yandan da, hastalığa beklenen devanın Tanrı’dan geleceğine dair bir inancı da vurgular. Duvarda duran diğer resimde açık renkli bir harita görürüz. O dönem Hollanda evlerinde sıkça görülen eşyalardan biri de bu haritalardır. Haritada sanatçının imzası açıkça görülmektedir.
Tasarıma şekil veren, eserin sağ üst ve sol alt köşelerini birleştiren bir çapraz çizgidir. Sol üstte soluk ve donuk renkler kullanılmış, sağ altta ise canlı renkleri tercih etmiştir. Bu tercih eserin iki tarafında ayrı yoğunluklarla, kompozisyonda dengeyi sağlamıştır.
Metsu, eseri tasarlarken dönemde büyük kıyımlara yol açan salgın hastalıklar mevcuttu. Sanatçının yaşadığı Hollanda’da, vebadan etkilenen ülkelerden biriydi. Ağır bir salgınla mücadele eden Hollanda’da 1 yılda 50.000 kişi hayatını kaybetmişti. Metsu’da bu salgın döneminde yakınlarını kaybetmiş ve olaylardan etkilenmiştir. Kendisi de dönemin kötü sağlık koşulları nedeniyle 37 yaşında hayatını kaybetmiştir.