Yıllar evvel öyle de çok eski değil yani 50 yıl evvel değil ama yıllar evvel Türk Denizcilik Cemiyeti’nin Komodorluğu ’nu yaptığım dönemde bir adet varmış komodorlar arasında siz bir ülkeyi ziyaret edip oradaki komodoru mutlaka arayıp o ülkeye gittiğinizi mutlaka söylemeliymişsiniz. O da size bir tarih verirmiş o tarihlerden ikisinden biri size uyarsa birlikte yemek yermişsiniz ve denizcilik konusunda tartışırmışsınız. Bu bana çok ünlü ve çok önemli ülkelerin başındaki komodorları tanıştırdı. Onları tanıma fırsatım oldu. Ve gerçekten çok keyifli bir işti. Yani İspanya’nın Komodoru İspanya kralıydı, onu tanıdım. Yunanistan’da Markos Köseoğlu isminde Türkiye’de de uzun zaman tahsilini yapmış ve önemli işler yapmış muhteşem kalantor iş adamıyla beraber çalıştık. Türk Yunan yelken yarışını da o tarihlerde organize etmiştik. İngiltere’de Prens Charles’in davetlisi olarak Buckingham Sarayı’na gittim. Kapıdaki korumaların hal hareketleri ve insanları kabul etme biçimlerine inanılmaz bir şekilde itibarla, keyifle, ne kadar büyük bir iş, asalet, terbiye nedir bu nedir Allah’ım diye defalarca kendi kendime konuşup, sormuşumdur. Diğer ülkelerin başındaki insanlarla da müteaddit defalar görüşme imkânım olmuş. Onları da ziyaretlerimde daima kapıdaki korumalar, içerideki özel askerleri hepsi gayet terbiyeli, gayet iyi muamele etmişlerdir bizlere ve insanlara.
Turgut Özal’ın danışmanlığını yaptığım dönemlerde aynı şekilde çok önemli yerlerde önemli insanları ziyaret ederek biz de onunla beraber tanımış olurduk. Son derece enteresan ilişkilerimiz olmuştu. Ve Türkiye’de beraber olduğumuz sıralarda koruma müdürüne hep bu konuda hatırlatmalarda bulunup gelen kim olursa olsun iki paralık itibarı olmayan bir zevatta olsa, ona saygı duyulması konusunda ciddi uyarılarda bulunurduk. Beyefendi de uyarılarda bulunurdu. Daha evvele gittiğimiz zaman Süleyman Demirel Bey’in korumaları, onun yardımcılarının terbiye sınırlarının daima üst seviyede olduğunu da hatırlatmak isterim.
Geçenlerde Yunan Adaları Komodoru eski bir dostum olarak ki onları ben her sene Türkiye’ye davet ederdim ve Yunanlı yatçılar yani yelkenciler, bizim yatçılar dediğimiz yelkenciler sakın zannetmeyin yüksek katlı apartman gibi teknelerin sahipleri, Ruslar, bugünkü zengin geçinen ekalliyetler gibi olduğunu biz yelkencilerden bahsediyoruz. Onların hepsi yalnız görgülü ve asil insanlardır. Onlar her yıl Türkiye’de benim misafirim olarak Marmaris’e gelip Türk Denizcilik Komodoru Nail Keçili’nin misafiri olarak da ağırlanırlardı. Bu dostum olan yaşlı komodor hala komodorluğa devam edip etmediğini bilmiyorum ama bana özel bir not yolladı. Dedi ki bu özel notumu Cumhurbaşkanınıza ilet. Tanıyorsundur mutlaka bir ilişkin vardır, sen de onlara yıllarca hizmet ettin bunu mutlaka ilet demiş. O bu notu aldıktan sonra bizim cumhurbaşkanımızı, turizm bakanımızı, deniz işleri bakanımızı adamlarına emir vererek mutlaka aratacaktır. Ve o notta yazan belli hususları konuşacaktır. Böylece de bizim adalarla Türk sahilleri arasındaki bugün daha açılmamış olan kapıları açacak formül burada vardır dedi. Ben de sabahleyin Marmaris’ten yardımcı şık bir şekilde giydirdim benim kendi çok eski bir siyah otomobilimi zamanında makam otomobiliydi şimdi tabi tarihi eser oldu ona bindirdim ve git dedim Okluk Koyu’na Sayın Cumhurbaşkanımızın korumaların kendisine verilmek üzere ilet dedim ve özel önemli bir mesaj olduğunu söyle dedim. Bizim adamlar dayak yemişten beter olmuş. Sen kimsin, ne arıyorsun, ne sin, kimsin demişler. Ve yardımcım ya kardeşim şuradan geliyorum, adım şu buyum, şuyum, şunun adına geliyorum Nail Keçili Beyefendi bu notu iletmemi istedi arzda bulundu bu yüzden geliyorum bırakmak istiyorum bu notu demiş. Onlar ise al bu notu buradan çabuk defol git demişler ve bizim arkadaş dayak yemeden oradan kurtulmuş…
Birdenbire düşündüm geçen senelerde Marmaris’te müthiş bir Ralli yarışması oldu. O Ralli’yi organize eden sevgili kardeşim Serkan Yazıcı bana çok exclusive bir davetiye vermiş özel bir yerin var abi hazır mutlaka geleceksin abi demiş. Ben de Türk turizminin önemli yerinde bulunan, otelci, değerli iş adamı Bülent Bülbüloğlu ile gittik. Allah’ım Ya rabbim kapıdan içeriye özel davetiyelerimizi göstererek gireceğimizi zannederken, bir fırça, bir fırça daha, bir fırça daha.. Kaçtık kaçtık kaçtık Allah kaçtık…
Bunu burada söyleme ve bunu bir yazı mevzuu yapma ihtiyacı duydum. Çünkü ben eminim ki sayın cumhurbaşkanımız anlattığım hiçbir şeyi tasvip etmeyecektir. Belki onun kulağına bu yazı gider de belki o da ilgili adamlarına aklınızı başınıza alın der de vatandaşa ve insanlara hakikaten layık oldukları efendice davranışlarda bulunurlar. Ben daha evvel farklı Cumhurbaşkanlarımızın insanlara ne kadar yakın ve samimi olarak, plan dışı yani evvelden planlanmamış şekilde çok ciddi temasları olduğunu yaşamamışımdır. Bunları burada söylemek istemiyorum çünkü bunları burada söylemek bize yakışmaz. Ne demişler dikiz aynasına bakmayın kaza yaparsınız, biz ileri bakmayı severiz.
Bu yazımın sonuna doğru gelirken özellikle üzerinde durmak istediğim bir hususu da dile getirme kararı aldım kendi kendime. O da halkla ilişkilerin bu dönemlerde insanlar tarafından son derece iyi ilişkilere ihtiyacı olduğu kanaatineyim. İnsanlarımız son derece endişeli yaşamaktadırlar malum sebeplerden yani korona dediğimiz hadiseden. Efendim sokağa çıkamamaktan, turist yok, iş dünyası güney ege sahillerimizde berbat, Ben gerçekten memleketine aşık bir vatandaş olarak ve geçmişte siyasete büyük hizmetler vermiş bir ağabeyiniz olarak emin olun günde 3-5 yer dolaşarak kendi çapımda esnafa destek oluyorum, akıl ve moral veriyorum sabır diliyorum. İnsanların dayanacak halleri yok. Bu sebeple de Sayın Cumhurbaşkanımızın tatilde olsalar bile kendileri her gün televizyonlarda insanlara hitap ederken gördüğüm için de kendilerine arz ediyorum. Marmaris’te lütfen yarım saatlik bile olsa esnafı ziyaret edip bir köşede oturup dondurma yiyip, taksicilerde gidip çay içmek dışında bir şekil uygulayarak diğer esnafın da yanlarında bulunup onlara moral vermeleri son derece etkili bir faaliyet olacaktır. Vatandaş, Cumhurbaşkanımıza elini uzatmak istiyor. Ondan alacağı enerji ve güç ile direnmek kararında. Artık umutları da çok fazla kalmış değil.
Saygılar dilerim, iyi haftalar dilerim.
Allah kolaylık versin.
M.Nail KEÇİLİ