Bakın, bu hükümete ve bu doktorlar kuruluna bir hususu hatırlatmak istiyorum. Türkiye’de aileler kalabalık ailelerdir. Öyle çocuklar bir dairede, ana baba başka bir dairede, büyükanne ve büyükbaba başka bir dairede yaşamazlar. Herkes beraber yaşar. Siz iddia ediyorsunuz ki 65 yaş üstü bu iğrenç mikrobu çabucacık yakalayıp, mefta oluyor. Ben de diyorum ki bu aileler böyle yaşadıkları için onların çocukları ve aile bireyleri sokağa çıkıp sizin açtığınız her yere girip çıktıktan sonra kol kola, özellikle gençler sapık bir şekilde yaşadıkça ve bu hastalığı hiçbir şekilde ciddiye almadıkça, evlerine döndüklerinde o 65 yaş üstü antika otomobile benzettiğiniz zevatla karşı karşıya gelip maskesiz bir statü içerisinde evlerde varsa taşıdıkları mikrop o insanlara tabi ki geçirebilirler. Aksi halde bu 65 yaşın üstündeki insanlara sokağa çıkmayı serbest bıraktığınız zaman onlar daha akıllı, daha bilgili ve daha çağdaş oldukları için maskelerini takacaklar, mesafeye itaat edecekler ve bu hastalığı kapmayacaklardır. Bu şekilde de özgürlüğe hükümet de doktorlar kurulu da müdahale etmemiş olacaklardır. Şuanda çok ciddi biçimde taraf olunmakta ki zaten Türkiye taraf oldu ve bu taraf olmaktan mütevellit de çok büyük bedeller ödeyecektir ve bunu körüklemenin de bir manası yoktur.
Yapılacak iş 65 yaşın üstünde olan görgülü, eğitimli ve belli bir statünün üstüne gelmiş büyük veya küçük şehirlerde yaşayan asil insanların normal hayatlarına devam etmelerine müdahale etmemektir. Onların evde bir nevi hapiste tutulması psikolojik olarak da onlara çok büyük hasar vermektedir. Belki de bu mikroptan daha fazla hasar vermektedir. Ve onların hayatlarının çok kısa sürmesine sebebiyet teşkil edecektir!! Bunu hiç kimse ölçüp biçmeyecektir ve yarın öbür gün vay efendim hata etmişiz, bu sebepten biz bir sürü 65 yaş üstü akıllı uslu, eğitimli, doğru düzgün insanı bu dünyada veya cemiyetin içinden kaybettik diye deklere etmeyeceklerdir. Eğer müdahale edilmesini ve bu 65 yaş üstü ile uğraşmak yerine bu mikrobun dağılmamasını ve özellikle azalıp, yok olmasını isteyip, düşünüyorsa bizim büyük düşünürlerimiz o zaman 15 ila 25 yaş arası gençlerimizi disipline etmek mecburiyetindedirler!!
Belediyesiyle, polisiyle her kimse sokakta bu denetimleri yapan denetleyiciler onların hepsi bunu görevi addederek bu insanlara mani olacaklardır. Aksi halde kesilmiş olan cezaların hiç biri önümüzdeki günlerde ödenmeyeceği gibi devlet de bunları alamayacağı için bir gün gelecektir hükümet demokratik bir hükümet olduğunu belirtecek ve bu cezaları silip atacaktır.
Bakın çok detaya girmeden sizlerin de anlayabileceğiniz kapasitede basit bir Türkçe ile meseleleri anlatmaya çalıştım. Evet, 65 yaşın üstündeki insanlar bu mikrobu kaptıkları takdirde daha fazla hayatlarını kaybetme riskleri olabilir, doğrudur da ama onlar tedbirlerini daha fazla alırlar buna emin olun. Önemli olan 15-25 yaş arasındaki asıl risk olan genç neslin çok ciddi bir şekilde kontrol edilmesi ve bu arkadaşların çekinmelerine sebebiyet verilmesi. Bunu da ülkenin belediyesi, polisi, jandarması tavırlı davranarak ve bu konudaki tepkisini belli ederek başarabilir. Bu mikrop böylelikle çok daha az 65 yaş üstüne sirayet edecektir. Siz 65 yaş üstünü sokağa çıkartmamakla, sokağı yasak etmekle, evde hapsetmekle korumuş olmuyorsunuz. Sokağa döktüğünüz genç nesil, mikropları bilinçsizce 65 yaş üstü yakınlarına taşıdıkları için onların daha kolay hasta olmalarına sebebiyet veriyorsunuz. Ve böylelikle ölen ölüyor, kalan kalıyor.
Ayrıca da Dr. Ateş Bey’in 65 yaş üstünü antika otomobile benzetmesini ele alacak olursak, eğer bu kadar antika otomobil mantığıyla hadiseler ele alınıyor ve 65 yaş üstünün bir kul olduğu unutulup, insanlarımız bir araba malzemesi gibi düşünüyorlarsa düşünmesinler daha iyi!!!
İyi haftalar dilerim.
Mehmet Nail KEÇİLİ