21. yüzyılın başında tüm dünyaya İran’ı anlatan ikonik film ‘Perspolis’in hikayesini yazan Marjane Satrapi’nin el yazması eseri, ilk kez açık artırmaya çıktı. Nazlı Keçili, Satrapi ve eserinin hikayesini Şamdan Dergisi için kaleme aldı.
İran’da Masha Amani’nin ölümüyle fitili ateşlenen feminist hareketin yansımaları sanat dünyasında da karşımıza çıkmaya başladı. 21. yüzyılın başında tüm dünyaya İran’ı anlatan ikonik film Perspolis’in hikayesini yazan Marjane Satrapi’nin el yazması eseri ilk kez açık artırmaya çıktı.İranlı-Fransız sanatçı Marjane Satrapi, Tahran’da doğdu. İran’da Fransızca eğitim aldığı okulda peçe takmak zorunlu hale geldiğinde 10 yaşındaydı. Daha önce kız ve erkek çocuklara birlikte eğitim veriliyordu, ancak kısa süre sonra devrimci lider Ayetullah Ruhollah Humeyni tarafından başlatılan hareketin ardından erkek arkadaşlarından da ayrıştırıldı.
İran’da kadın hakları 1979’dan hemen sonra çok katı bir şekilde kısıtlandı. Kadınlar bir gecede boşanma hakkını ve çocuklarının velayetini elinde tutma hakkını kaybettiler. Evlenme yaşı 18’den 9’a düşerken, başörtüsünü zorunlu kılan bir kamu kıyafet yönetmeliği de getirildi. Kafası karışmış, hüsrana uğramış ve yine de çocuklar gibi meydan okurcasına oyuncu olan Satrapi, kendisinin ve kadın sınıf arkadaşlarının teneffüs sırasında peçelerini çıkardıklarını ve onları bir atlama ipi yapmak için birbirine bağladıklarını hatırlıyor.
Satrapi tüm bu hatıraları Persepolis başlığıyla 44 sayfalık bir çizgi roman anı kitabı olarak yayımladığında Fransa’nın en prestijli çizgi roman ödülü Angoulême Coup de Coeur’ü kazanmıştı. Sonrasında çekilen uzun metraj animasyon filmi ise 2007’de Cannes Jüri Özel ödülünü kazandı.Masha Amani’nin öldürülmesinin ardından İran’da ateşlenen kadın ayaklanması dünyada da yankılanmaya devam ediyor. Tam da bu dönemde Satrapi’nin orijinal el yazması Persepolis çizgi romanı Sotheby’s Londra’da satışa çıkacak. Sanat dünyasının toplumsal olaylarla kurduğu bağ İran’da yaşanan olaylarda da kendini irili ufaklı hareketlerle gösteriyor.
Geçtiğimiz hafta Guggenheim’da bir grup İranlı cesur sanatçı Masha Amani anısına kırmızı pankartlar açtılar. Satrapi de orijinal Persopolis yazmalarını satışa çıkartarak bu görünürlüğü ve farkındalığı artırmayı amaçlıyor. El yazmasını “dolabımdaki bir canavar” olarak nitelendiren sanatçı satıştan elde edilecek gelirin henüz açıklamadığı gelecekteki bir projeyi kendi kendine finanse etmesini sağlayacağını açıkladı. Sotheby’s de bu satışa ev sahipliği yapmaktan oldukça menün görünüyor.
Müzayede evinin Çağdaş ve Orta Doğu Sanat Uzmanı Ashkan Baghestani bu eser için “Persepolis tartışmasız bir başyapıt, sınırları aşan ve çizgi romanları başlı başına bir edebi tür haline getiren bir fenomen. İkonik ve son derece sembolik!“ ifadelerini kullanıyor. “Persepolis”, bir diktatörlük altında reşit olmak ile mücadelenin hikayesi. Dini aşırılıkçılığa ve gizli yasak partilerine karşı gösterilere katılmaktan, “casusluk” nedeniyle idam edilen amcası Anoosh’un yasını tutmaya kadar İslam devriminin tüm farklı katmanlarının iç içe geçtiği tamamen gerçek ve çok etkileyici bir hikaye.Bugün İran’da, gösteriler sırasında tutuklanan protestocuların yaş ortalamasının 15 olduğu bildiriliyor. 15 -16 yaşında gencecik çocukların İran güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü söyleniyor.
Satrapi için “Persepolis”, hem Pehlevi hanedanının devrilmesi sırasında yaşananların, hem de yarım asırdan fazla bir süredir hüküm süren İran hükümdarlarının, aynı zamanda yıllar içinde ülkesinin güzelliğinin bir tür tanıklığıydı. Satrapi Fransa’ya gittiğinde ülkesi hakkında çok az ve yanlış bilgiler olmasından çok etkilendi. İran’ın 4 bin yıllık tarihi hiç bilinmiyor 1979’da kurulmuş bir ülke olduğu düşünülüyordu. Persopolis’i yaratırken en büyük itici güç karşılaştığı bu bilgi kirliliğiydi. O sadece devrimi değil İran’ı da anlatmak istiyordu.
Bugün İran’da yaşananlar için çocukluğundaki benzer duygularla mücadele eden Satrapi’ye göre bu mücadele ilk kez kadınların yanında erkeklerin de yer aldığı bir mücadele. Bu bakımdan İran’da bugüne dek yaşanan benzersiz bir feminist hareket olarak tarihe geçiyor. Satrapi’ye göre bu hareket yine birilerinin hayatına mal olacak ama bu sefer kadınlar kazanacak.