Adını Disney’in sevimli robotu WALL-E ve sürrealist sanatçı Salvador Dali’den alan, metinden resim oluşturan yapay zeka programı büyük ilgi görüyor. Nazlı Keçili, bu resimlerin sanat olup olmadığını masaya yatırdı.
Metinden görüntüye yapay zeka oluşturma programı olan DALL – E 2, bu sonbaharda kullanıcılara canlı olarak sunuldu. Adını Disney’in sevimli 2008 robotu WALL-E ve Sürrealist sanatçı Salvador Dalí’den alan modelin ilk versiyonu, Ocak 2021’de OpenAI araştırma laboratuvarı tarafından piyasaya sürüldü. Bugün 1,5 milyondan fazla kullanıcı, DALL-E ile günde 2 milyondan fazla görüntü oluşturuyor.
DALL-E 2 , yazılan metin isteklerinden 1024×1024 piksel görüntüler oluşturmak için bir bilgisayar görme sistemi olan CLIP’in “GBT3” modelini kullanıyor. Program, internetten alınan 650 milyon resim ve alt yazı çifti kullanılarak eğitildi.
Kullanıcılar, önceden var olan görüntüleri önceki sınırlarının ötesine genişleterek “daha iyi veya daha eğlenceli bir versiyonunu yaratmak” ve metin komutlarını kullanarak önceden var olan bir görüntüyü düzenlemek için DALL-E 2’yi kullanabiliyor.
DALL-E 2’ye talebinizde girerken, size “ayrıntılı bir açıklama ile başlayın” talimatı veriliyor. Bu teknoloji sanat tarihine yeni bir bakış açısı getirebilir mi düşüncesiyle programa “deniz kenarında bir merdivene tırmanan izlenimci domates” talimatı verilmiş ve DALL-E 2’nin sanat tarihi becerisi teste tabi tutulmuş. Ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı bir biçimde serbest fırça darbelerine ve ışığın etkisini gösteren renk kontrastlarına dayanan bir stil olduğunu tanımlıyor gibi görünüyor. Bu anlamda izlenimciliği kavramış.
Farklı üslupları ve zaman dilimlerini test etmek amacıyla DALL – E’ye “18. yy deniz kenarında domates resmi” komutu verildiğinde de ortaya çıkan resim 18. yy sanatsal yaklaşımlarını yansıtıyor.
DALL-E’nin Robert Mapplethorpe’un stilini yorumlaması istendiğinde ortaya koyduğu tek renkli görüntü Mapplethorpe’un figürlerine seksi bir selam veriyor. Ayrıca “Henry Moore heykeli” istemi de kaidesiyle birlikte gelerek kullanıcıları gülümsetiyor.
DALL-E’nin yeniden yaratma konusunda daha az usta olduğu bazı stiller de var. Örneğin: De Stijl ve Sürrealistler. Sürrealistleri yeniden yaratmakta zorlanmasına hiç şaşırmıyoruz tabii.
Tüm bu süreç akla şu soruları getiriyor: Bu teknoloji, sanatı gerçekten ne ölçüde “anlayabiliyor” ve bir makinenin “zihninde” ölçülen görüntüleri sanat tarihi bakımından yorumlamak doğru mu?
DALL-E 2’nin bilgi arayışında gerçekten de yüz milyarlarca parametreyi optimize ettiği doğrudur, ancak tükettiği görüntülerin mutlaka “nötr” olmadığını hatırlamak çok önemli. Tıpkı sanatçıların bakışlarını tuvallerine yansıtmaları gibi, DALL-E 2 de kendi önyargıları olan bir veri setini özümsemiştir. Bugüne kullandığı veriler bütünü insanlık tarihinin hükümleri ve yargılarıyla doludur.