OMM Eğitim Direktörü Deniz Bayrakçı ile müzelerin eğitimdeki rolü ve önemine dair, meslek hayatında edindiği deneyimleri ve OMM bünyesinde düzenlenen eğitim programları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Röportaj: Begüm Boztaş
OMM bünyesinde düzenlenen çocuk ve yetişkin eğitim programlarından bahseder misiniz?
OMM’da 4 yaştan başlayarak, her yaş grubu için eğitim programları sunuluyor; hafta sonları 4-6, 7-10 ve 11-14 yaş grubundaki çocuklar için koleksiyon ve mevcut sergi programıyla ilişkili atölyeler gerçekleştirilirken, 14-17 yaş grubundaki gençlerle de çeşitli disiplinlerden sanatçıları tanıyıp, tekniklerini deneyebildikleri uygulamalar yapılıyor. Çocuk ve gençlere yönelik hafta sonu atölyelerimiz, uygulama öncesinde yer alan rehberli sergi turu ile birlikte 1,5 saat sürüyor. Her yaş grubunun sergi turunda, yaşlarına uygun bir metinle aktarılan ve yine gelişim dönemlerinin özelliklerine uygun eserler seçilerek oluşturulan bir sergi rotası izleniyor.
Hafta içinde okul gruplarına sunduğumuz, rehberli sergi turu öncesinde müze, müzecilik, müze çeşitleri ve müze kuralları gibi temel kavramları konuşarak başlıyoruz.
Yetişkinler için hafta sonları sanatçı buluşmaları, hafta içi akşamları seminerler ve yine sanatçı buluşmaları ve Cuma akşamları yoga buluşmaları gerçekleştiriyoruz.
Koleksiyon ve güncel sergi programı ile ilişkili içerikleri sunduğumuz rutin programlarımız dışında, çello eşliğinde yoga buluşması gibi sürpriz programlarımız da büyük ilgiyle karşılanıyor. Anneler günü, babalar günü, 23 Nisan, müzeler haftası gibi öne çıkan tarihler için hazırladığımız özel içerikler de ilgiyle karşılanıyor.
Çok yoğun talep gören rehberli sergi turlarımızı hergün 3 farklı saatte tekrarlıyoruz. Sergi turları için önceden rezervasyon yaptırılmasını öneriyoruz.
Günümüzde müzelerin de eğitim öğretimin bir parçası haline geldiğini okuyoruz. Bu kapsamda Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte çalışmalar yürütülüyor, öğretmenlere müze eğitimi veriliyor. Sizce de müzeler bir tür okul veya bir eğitim kurumu olarak nitelendirilebilir mi?
Müzeler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okul dışı bir eğitim mekanı olarak tanımlanan ve okulda verilen eğitimi, pekiştirici öğrenme ve deneyim ortamlarıyla ve/veya içerikleriyle destekleyen kurumlardır. Bu işlevi yerine getirebilmek için ülkemizde de, giderek daha fazla müze ve kültür-sanat kurumu, eğitim bölümleri kuruyor. OMM Eğitim Programı ekibi olarak biz de hem müzenin koleksiyonu ve sergi programıyla, ziyretçi arasında bir bağ kurmak, müze gezme, müzelerden bir eğitim alanı olarak yararlanma kültürünü geliştirmek, hem de okulda başlayan eğitimi pekiştirici, “yapılandırmacı” eğitim yaklaşımıyla destekleyen etkinlikler sunmak amacıyla çalışıyoruz.
Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte başlattığınız “Öğretmenler için Müze Eğitimi” programı az önce bahsettiğimiz projeyle benzer özellikler taşıyor. Bu projede sizin hedeflediğiniz sonuçlardan bahseder misiniz?
Öncelikli hedefimiz “herkesin müzesi” olmak üzere yola çıkan OMM’u, öğretmenlerimizin de bir öğrenme ortamı olarak benimsemelerini ve yararlanmalarını sağlamak. Bunun için öncelikle öğretmenlerin öğrencileri, sonra da velileri müzelere gitmeleri konusunda teşvik etmeleri gerekiyor. Kendi mesleki deneyimleri ile kişisel yeteneklerini kullanarak, müzelerde uygulamak üzere ders içerikleri ve etkinlikler geliştirmeleri, öğrencilerine düzenli olarak müzeleri ziyaret etmeleri için farklı nedenler oluşturmaları bizim için çok değerli. Bu hedefle temel eğitim müfredatının içine kültür-sanatı dahil ettiğinizde, çok önemli başka bir hedef de gerçekleşmiş oluyor; çocukların ve gençlerin müze gezme alışkanlığı edinmeleri.
OMM, bünyesinde ağırlıklı olarak çocuklara özel programlar tasarlıyor ve hayata geçiriyorsunuz. Peki, bugüne kadar çocuklarla müze deneyimlerinizden en sevdiğiniz ve sizi en zorlayan taraflar neler oldu?
Özellikle 4-6 ve 7-10 yaş grubundaki çocukların yeni bir bilgi edinme ve farklı bir deneyim kazanma konusundaki heyecanları, yaratıcı becerilerini kullanmak ve sergilemek konusundaki pırıltılı hevesleri, işimizin bizi en mutlu eden yanı diyebilirim. Zorlayıcı demesem de kendi çocuklarına, yaşlarının ötesinde hedefler koyan ve kendi beklentileri karşılanmadığında çocuklarını üzebilen velilerin bakış açılarınına yön vermek konusunda OMM Eğitim Programları’nın zaman içinde katkısı olacağını umuyorum.
Eskişehir’in kendine has yerel bir dokusu var. Bu dokuyu en yoğun hissettiğimiz yerlerden birisi de Odunpazarı elbette. Müze de hem tasarımı hem de bulunduğu konum itibariyle bu atmosferin tam ortasında yükseliyor. Bu bağlamda eğitim programlarını tasarlarken yerel özelliklerden faydalanıyor musunuz?
Tabii ki. Bu hem bizi besliyor, hem de her yaştan katılımcıyı mutlu ediyor. Eskişehirlilerin zaten kentlerini ve kentleriyle ilgili her değeri sahiplenme tarzları çok özel; yeni ve farklı olanı dışlamadan, var olanın değerini bilerek ve birbirlerini destekleyerek sahipleniyorlar. Eskişehir’e dışarıdan gelmiş biri olarak bunu gözlemleyebiliyorum. OMM daha kurulma aşamasındayken çalışmalarımıza başladık aslında, kentin ileri gelenleri ve sanatseverler ile iletişimimiz çok önceden başladı, bu sayede müze Eskişehir halkı tarafından açılış öncesinde sahiplenildi ve sevildi. Böylece, karşılıklı güzel bağlar kuruldu. Her adımımızın, bu huzur veren şehrin insanları ve kurumları tarafından güzel duygular ve samimi yorumlarla izlendiğini hissetmek, bilmek çok değerli.
Eğitim etkinliklerimizde, mekanlar tasarlarken ahşap çubuk ve levhaları sıkça kullanıyoruz, ışık ve gölgeyi tanımaya çalıştığımız atölyelerde, OMM’un içinde gezen ışığın ve gölgelerin izini sürüyoruz. Bunu yaparken katılımcılarımızın da OMM’la kurdukları bağlar güçleniyor. Çocuk atölyelerinde, meslekleri konuşuyorsak Odunpazarı esnafını ve zanaatkarlarını anmadan geçmiyoruz. Yerelden ve gelenekten esinlenip, modern ve çağdaş tasarımlara ulaştığımız etkinliklerimizde bir parçası olduğumuz Odunpazarı ve Eskişehir öncelikli ilham kaynağımız oluyor.
Bunlar dışında yakın dönemde eğitim programıyla ilgili eklemek istediğiniz bir konu var mı?
OMM, bahsettiğim eğitim programlarına ek olarak İş Yatırım desteği ile “Çağdaş Sanat ile Geleceğe Yatırım” programlarını gerçekleştirmeye hazırlanıyor. İlki 15-16 Şubat 2020 tarihlerinde gerçekleşecek bu programla çağdaş sanat piyasasının gelişmeleri üzerine konuşarak güncel dinamikler hakkında bilgiler vermeyi amaçlıyoruz. Üniversite öğrencilerine yönelik tasarlanan ve ücretsiz gerçekleşecek bu programla kariyerini sanat alanında devam ettirmek isteyen öğrencilere, teorik bilgiler ışığında günümüz sanat piyasası dinamikleri ve işleyişine hakim olmaları için yön vermeyi hedefliyoruz.
Ayrıca yaz döneminde daha önce gerçekleştirilmeyen farklı programlara da yer vereceğiz. Şimdilik bu kadar söyleyebilirim…