Seçil Erel ile sanat pratikleri, Royal Academy Summer Exhibition programına kabul edilmesi ve dijital platformda devam eden galerisi üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Röportaj:Begüm Boztaş
Bize kendinizden ve sanat hikayenizin nasıl başladığından bahsedebilir misiniz?
Çalışmalarıma ve yaşamıma Londra’da devam eden Istanbullu çağdaş sanatçı, girişimci ve anneyim.
İşlerim temelde renk esasına dayalı, yoğun katmanlardan oluşan soyut, modüler resimlerdir.
Yaratıcılığımı 9-10 yaşlarımdayken uzun yaz tatillerinde sıkıntıdan patladığım esnada farketmiş ve lise yıllarında da fen matematik okurken tüm yönümü sanata çevirmiştim. Ben sanat ve bilimin ayrılamaz bir bütün olduğuna inanıyorum ve bu zaten işlerimin arka planında ve konseptlerde her zaman kendini gösteriyor.
Mimar Sinan Resim bölümünde lisans ikinci sınıftayken atölyemi kurup bir yandan okuyup bir yandan disariya işler yapıyor ve atölyemi ayakta tutuyordum. Master sürecim de aynı şekildeydi. Hep çalıştım ve çalışmak beni çok memnun eden bir şey oldu bu sayede de çok güzel kapılar açıldı önüme sırasıyla ve vakti geldiğinde.
Erken dönem işlerimle galeri temsiliyeti fırsatı bulmuş ilerlerken beraberinde anne olma sansini ve deneyimini yaşadım. Anne olmak bana sanatımla ve yaşamla ilgili sorduğum sorulara yeni açılımlar getirirken yeni pozitif görsel açılımlar getirmeye ve işlerimde rengin daha yoğun görülmeye başladığı bir sürece girmiştim. Bunlarla birlikte artan sorumluluklarım, ülkenin gidişatı, politik olaylar ile birlikte İstanbul’da yaşamak çok zorlanmaya başlamıştım. Bu temelinde geometrik ve soyut dil kullandığım ve zaman ve mekan kavramları üzerinde odaklandığım işlerimi yeni bir sürece sokmuş ve aidiyet, bir bütününün parçası olmak konularında sorular sormaya yönlendirmişti. O sırada Alan/Territory isimli sergim için o güne dek yaşadığım ve atölyemi olarak kullandığım mekanların planlarını kullanarak bir koleksiyon hazırlamıştım. Galeri mekanında sergilediğim Kurgu Ev isimli 299x600cm 55 parçadan oluşan modüler resim yerleştirmesi ile o donem kentsel dönüşümle karşı karşıya kalan evimde yaşadığım huzursuzluklar aracılığı ile mekansallığın ve coğrafyaya olan aidiyetin üzerimizdeki ağırlığını sorguluyordum. Yerleştirmenin bütün olarak değil de parça parça satılarak dünyanın çeşitli yerlerine ulaşması da konseptin bir parçasıydı ve benim de gelecek hareketlerimi hızlandırmış bir deneyimdi.
Peşi sıra projeler, sempozyumlara ve artist residencylere gitmeye başlamıştım. Beni bu projelere kızımla birlikte kabul eden tüm kişi ve kurumlara şükran borçluyum. Anne kız olarak proje proje dolaşırken işlerimde de büyük değişim ve çeşitlilik artmaya devam ediyordu. O dönem gittiğim, bulunduğun mekanların planları ya da şehir haritaları üzerinden oluşturduğum bellekle işler üretiyordum.
2017 yılında Londra’ya boşanmış bir anne olarak taşıdığımda fiziksel yolculuklarımdan ilham alarak ürettiğim işlerim değişime uğramaya ve beni kendi içsel yolculuğuma çıkarmaya başlamıştı. Hem köklerimden kopmuş, hem medeni hali değişmiş bir anne olarak yepyeni kendime doğru bir yolculukta bulmuştum kendimi. Bu defa sorularım kendime kendi olma halime dönmüş, kimlik ve kültürel gecmis ile ilgili sorular ve geometrik sembollerle devam etmiştim. Peşi sıra ise hem bireysel hemde resimsel olarak büyük bir özgürleşme dönemine gecmis ve resimlerimdeki sınırlı geometriden arındırma sürecine girmiştim.
Pandeminin yaşamımıza girmesi ve izole olma durumundan dolayı değişen farkındalıklarım ise beni su an uzerinde calistigim Universal Fragments, Future is Now isimli resimlerime ve Book of Transformation isimli kitap projeme ve es zamanlı olarak Sanatçı Destek Birliği ve Harris and Erel Art’a odaklanmama yardımcı oldu.
Bildiğimiz kadarıyla harrisanderelart.com adlı online bir galerinin kurucu ortaklığını yürütüyorsunuz. Çevrimiçi platforma olan ilgiden bahsedebilir misiniz?
Harris and Erel Art, fotograf dünyasından gelen Anthony Harris ile birlikte geliştirdiğimiz bir online platform. Pandemi sırasında geliştirmemiz ise bir tesadüf. Eğer ben Istanbul’dan Londra’ya tek başıma gidip, bir sanatçı olarak gelişebiliyorsam bunu başkalarına fayda sağlayabilecek bir sekilde paylaşmalıyım ve ortamlar yaratabilmeliyim diye düşünüyordum. Creative Network’den Sanatçı Is Geliştirme programından aldığım burslu eğitimden sonra da bu fikir, mesafeler ve teknolojinin ve online sistemlerin Ingiltere’de kullanım biçimi kafamda bir yapı belirlemişti. Anthony ise fotoğraf dünyasıda çok deneyimli iş adamı olarak sahip olduğu deneyimlerini endüstrinin geçirdiği değişimden dolayı fine art tarafına odaklanma niyeti ile yollarımız kesişmiş oldu. Kurduğumuz yapıda sanatın ulaşılabilirliğini hedefliyor ve daha demokratik bicimde sanatın yaşamın bir parçası olarak ulaştırılmasını amaçlıyoruz. Platformumuzda sanatçılarımızın orijinal isleri mevcut ama bunun yanı sıra limitli edisyonlar ve alternatif üretimlerle çok geniş bir yelpaze ile sanatçılarımızla işbirlikteliği içerisindeyiz ve daha fazla detaya www.harrisanderelart.com ‘dan ulaşılabilir.
Royal Academy Summer Exhibition programına kabul edildiniz, hem siz hem de bizim için gurur verici. Tebrik ediyoruz. Süreç hakkındaki detayları sizden dinleyebilir miyiz?
Teşekkür ederim öncelikle beni çok mutlu eden ve çok heyecanlı bir deneyim.
Özellikle geometrinin hakimini kaybettiği, renk, katman ve dokunun dışavurumcu tarzla kendini gösterdiği yeni koleksiyonum Universal Fragments’a ait Brightness isimli resmimi Royal Academy of Art Summer Exhibition’da Rose Wylie’nin yanında, Anselm Kiefer, Chantal Joffe, Tony Bevan, Nigel Hall ve daha pek çok büyük isimle ayni sergide sergilemek gercekten çok deger katti ve motivasyon oldu.
Bu yıl 253’cüsü düzenlenen ve bu sene Yinka Shinobare’in koordine ettiği sergiye, ben de İngiltere’de yaşayan diğer sanatçılar gibi Mayıs ayında online başvuru yaptım. 10.000’in üzerinde başvurunun arasından önce ön elemeye kaldım ve bu defa seçilen işimi Ağustos ayında Royal Academy’nin Londra Piccadilly’deki ana binasına goturdum. Ve heyecanlı bekleyiş başladı. Eylül ayinin başında gelen güzel haber Varnishing Day dedikleri daveti içeriyordu. 13 Eylül sabahı sadece sergilemeye seçilen tum sanatçılar Academy’nin Piccadily’deki görkemli binası önünde buluştuk ve sergiyi ilk bizler açtık. Yüzlerce isin arasında herkes kendi isini arayıp bulmaya çalıştı önce. Kendi işini duvarda bulma heyecanı gerçekten çok harikulade iken, işimi Tony Bevan’in düzenlediği galeride, çok özel kurgulanmış bir yerleştirme ile Rose Wylie’nin yanında bulmak benim gibi isine tutkun, hayatını adamış bir kisi icin paha biçilmez bir deneyim oldu.
Çok çeşitli, geniş, renkli bir kurgu ve ortamda sergileme fırsatı, bütün sanatçılar için çok özel. O gün diğer sanatçılarla sergiyi acma ve birbirimizle tanışma fırsatımız oldu ve gördüğümüz değer ve kalite paha biçilmezdi. Sergi mekanında o günden sonra izleyiciye açılana dek özel davetler düzenlendi. İzleyiciye de nefis bir deneyim ve görsel şölen bu serginin biletleri £20 satışta ve çok yoğun bir ilgi var her zaman dolu.
Yenilenmek ve potansiyelime ulaşmak ve dünyaya butun zorluklara ve acısına rağmen bugunun çağdaş yaşamında farkındalık yaratmak ve güzellik getirmeyi hedeflediğim yeni resimlerimle çıktığım yolculukta bu şekilde değer bulmak ve bundan sonraki üretimlerimiz icin ise motivasyon olan bu sergiyi Londra’yı ziyaret edenlerin 2 Ocak 2022 tarihine dek görme şansları olacak.
Bu yıl Contemporary Istanbul Vision Art Platform’da bu yeni koleksiyonunu görme fırsatı yakaladık. Seçkide yer alan eserlerle ilgili neler söylersiniz?
Son dönem işlerimde yine her zamanki gibi bir matematiksel kurgu, modüler karakter ve rengin ve katmanların hakimiyeti ile üretiyorum. Ancak bu dönem işlerimde kurgusal dizilimi çok özgür ve daha dışavurumcu ve daha renkli.
Yeni resimlerimde rengin psikolojik etkisi ile çağdaş yasama pozitif açılımlar getirmeyi ve alternatifli olasılıkları arıyorum. Çeşitli boyutlarda ürettiğim resimlerimi su anda iki başlık altında üretiyorum ve bir tanesi izleyicinin de katilimin açık modüler resim yerleştirmesi olan Futur is Now diğeri ise Royal Academy ve Contemporary Istanbul’da da gösterdiğim Universal Fragments.
Yeni seri islerimi Turkiye’de ilk defa bu sene Contemporary Istanbul’da Vision Art Platform ile sergileme imkanı buldum.
Uzun süredir üzerinde çalışıp belli bir olgunluğa getirdiğim yeni dönem islerimi galeri ile ilk is birlikteliğimizde bu şekilde göstermiş olduk.
Önümüzdeki süreçte yeni donem isleri Turkiye’de Vision Art Platform’dan ulaşılabilecek. Önceki dönem işlerim ve edisyonlarıma ise geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Imoga art Space’den ulaşılmaya devam edecek.
Son olarak bize gelecek projelerinizle ilgili ipucu verebilir misiniz?
Hemen önümüzdeki süreçte Kasım ayında Londra’da iki solo sergim var. Universal Fragments koleksiyonuma ait resimlerimden bir seçkiyi Mayfair Autelier’de üç ay boyunca birçok tasarımcının işleri ile birlikte solo sanatçı olarak sergiliyor olacağım. Eş zamanlı olarak Waterloo Dialogue Hub ile ise 6 ay surecek Stronger Together- Birlikte daha Güçlüyüz başlıklı sergiyi sosyal sorumluluk projesi kapsamında gerçekleştiriyoruz. Bunların dışında birçok etkinlik ve grup sergileri ve online platformlarla is birliklerimin devam ettigi yoğun bir süreçteyim.
Son olarak Londra ve İstanbul’daki solo sergilerimin ve de sanatçı kitap projemin hazırlıkları devam ediyor. Aralık ayında ise İstanbul’da bir sanatci konuşması planlıyoruz.
Okuyucularımız aktif instagram hesabım @secilerelstudio ve güncel web sitem www.secilerelart.com‘da daha fazla bilgi edinebilirler.