Özellikle Cézanne, Van Gogh, Gauguin ve Seurat’nın; perspektif, renk, doku ve form gibi temel öğelerinin nasıl kurgulanması gerektiğine dair teorileri bu yeni kuşak sanatçıların temel başvuru kaynağı oldu. Metot ve yaklaşım anlamında birbirinden farklı rotalarda ilerleyen sanatçılar Pont-Aven Okulu, Nabiler gibi toplulukları ve Divizyonizm, Konturculuk, İntimizm, Fovizm, Kübizm gibi akımları oluşturdular. Teorileri ve pratikteki uygulamaları 20. yüzyıl modern sanatının şekillenmesinde etkin oldu.
Arkas Koleksiyonu’na kazandırılan Post-Empresyonist eserler sadece Fransız ressamları değil, Paris’ten yayılan fikirlerin etkisiyle modernist yaklaşımı benimseyen ve bunu kendi kültürel öğeleriyle harmanlayan pek çok Avrupalı sanatçıyı da bünyesinde barındırıyor.
Koleksiyonun bir başka önemli noktası, üretken bir ortam içinde birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan sanatçıların kariyerleri boyunca denedikleri farklı tarzlardan örnekler barındırıyor olması. Pierre-Auguste Renoir, Louis Anquetin, Maxime Maufra, Theo van Rysselberghe, Paul Serusier, Suzanne Valadon, Edouard Vuillard, Leo Putz, Louis Valtat, Maurice de Vlaminck, Kees Van Dongen, André Derain, George Braque ve André Lhote ziyaretçilerin yapıtlarını görme imkânı bulacakları sanatçılardan sadece birkaçı.
Sergi, Aralık ayında ise İzmir Arkas Sanat Merkezi‘nde sanatseverlerle buluşacak.