“Kadınlar ile ilgili yapılabilecek üç şey vardır: Onu sevebilir; onun için acı çekebilir
ya da onu edebiyata çevirebilirsin.”
– Henry Miller
Günümüzde giderek daha çok dikkat çeken ve irdelenmeye başlayan fakat hala bir başarı kazanmamış konu; kadının toplum içindeki varlığı ile medyaya yansıma şeklidir. Geçmişten günümüze reklamlara, haberlere, yazılı metinlere bakıldığında kadının, medyada bambaşka bir imgeyle yer aldığını görüyoruz.
Genel olarak medya hem kadını hem erkeği, insan olanaklarındaki algılarımızı sınırlayan klişeleşmiş yollarla tanıtmaya çalışıyor. Genellikle erkekler hareketli, maceracı ve güçlü olarak tanıtılırken; kadınlar genç, zayıf, güzel ve genellikle seks objesi olarak gösteriliyor. Medyada ‘kadın’ başlığında bir arama yapacak olsak karşımıza enerjilerini, dış görünüşlerini geliştirmek, güzelleştirmek ve evlerine bakmak için harcayan kadın figürleri çıkıyor. Kadınlara atfedilen bu imaj, bu tutucu geleneği besleyen imgeler yıllardır televizyon, gazeteler ve reklamlarla yaygınlaştırılıyor.
Peki, bunun nedenlerini hiç düşündük mü? Aslında bu soruya verilecek yanıt, oldukça basit. Medyada sunulan görsellerin ve metinlerin hedef kitlesinin her zaman erkek olarak kabul edilmesi bizi, günümüzü işgal eden bu soruna götürüyor. ‘Kadın’ imgesi, erkeğin gururunu okşamak amaçlı düzenliyor. Bu görüşü destekleyen örneklere sık rastlamak mümkün!
1992 yılında ilk konuşan Barbie bebeği piyasaya sunan Mattel, kadın imajının klişeleşen tanımını sabitliyor. Barbie mi? Birisi tek tipleşen kadın modeli mi dedi?
Kadınlar ve erkekler arasındaki ilişkilerin medyada diğer bir sunumu da kadınların erkeklerin cinsel arzularına maruz kalıyor olmaları. Kadınlar ya değerli olmak için erkeklerin dikkatini çeken süs eşyaları ya da cinsel arzularına maruz kalan kurbanlar olarak tanıtılıyor. Her iki durumda da kadınların bedeni sömürülüyor ve erkeklerin onlara nasıl davrandığı gösteriliyor. Kadınların cinsel tutkularının az gösterilmesinin amacı; seyircinin bu tutkunun tekelcisi olduğunu hissetmesidir. Arzuladığınız gerçeklik size mi ait? Bunu bir düşünelim derim.
Medyada kadın figürü olumsuz olarak yansıtılırken bir başka dikkat çeken özellik de; haber spikerlerinin genç ve güzel olmasının beklenmesi. Bunun altında yatan mesajı sanırım ilk söylendiği anda anlayabiliriz. Kadının ekrana güzel ve çekici yansıması; haberlerin ve programların izlenme oranlarını etkiliyor. Sizce de bu çok ironik değil mi? Belli bir algı yarat ve kendi lehine kullan!
Medya, erkeklerdeki asabiyeti ve kadınlardaki pasifliği olumlu olarak gösterdiği için medyanın kadınlara karşı şiddetin ve kadınların kötü kullanılmasını destekleyen mesajları verip vermediğini sorgulamak da önemlidir. İlginç bir bilgi de medya sektöründe yer alan kadınların azlığı; medyada çalışan kadınların azlığı ile paralel. Sadece televizyon yazarlarının, yöneticilerinin ve üreticilerinin %5’i kadın…
Medyada kadın bedenine şekiller verip onu bir metaya dönüştürürken sahiden bunu samimi buluyor muyuz? Kadın bu, sadece bir bedenden ibaret değil! Bilmem, anlatabiliyor muyum?
Haydi, algıları değiştirelim!
Yazar: Sumru UZUN