Geçen gün Kadıköy’de, geç kalmayı kendisine hayat felsefesi edinmiş bir arkadaşımı beklerken, can sıkıntısından rıhtımda kulaklıklı birini yakalayıp, durdurdum. “Telefonla konuşuyorum, ne istiyorsun kardeşim!” dedi. Karşı tarafın muhabbeti uzunmuş demek ki; halbuki müzik dinliyordur diye durdurmuştum. Biraz terslenince, “Burası Kadıköy mü?” diye saçma bir soru sorup, arkadaşımı beklemeye devam ettim. Tek isteğim aslında ne dinlediğini sormaktı. Yeni şeyler dinlemeye ihtiyacım var, genelde de ihtiyacımız oluyor.
Peki siz o güzel şarkıları nereden buluyorsunuz? Otobüste son ses dinleyen birine eşlik ederek mi, yoksa trafik sıkışınca camı aralanmaya başlayan arabadan mı? Müzik dinleme alışkanlığımız artık çevrimiçi müzik servislerine bağlı. Bize çok çeşitli müzik listeleri tavsiye edip, son çıkan albümler de dahil popüler her şeyi sunabiliyor. Hatta, gün içindeki aktivitelerimize eşlik etmek de dahil, sürekli bir tavsiye içerisinde: Uyuyacak mısın, Megadeth’i boş ver, bunu dinle bak, rahatlatır. Galiba yeni uyandın; al sana The Jackson 5, seni zinde tutar. Hop, sevişiyorsun galiba; Mahmut Tuncer olmaz, şu daha iyi gider. Eğer söz konusu tavsiyeyse, canlı bir varlıktan almayı tercih ederim, böylece kendisiyle tartışma fırsatım olur.
Hazır kışlıkları kaldırmaya başlamışken, kenara attığınız kasetler varsa yavaştan çıkarmaya başlayabilirsiniz. Zira, kaset geri dönüyor. Evet, plaktan sonra sıra kasete geldi; çünkü eskiye, nedense hep özlem duyuyoruz. Kasetler her ne kadar bizi eski sevgilimiz gibi yarı yolda bıraksa da, kopsa da, sarsa da; onları severiz, yine seveceğiz. Özellikle bahsedilen kaset, karışıksa ve özenle hazırlandıysa; işte aranan “o güzel şarkılar”dan kesin birkaç tane vardır. Doksanlar sonrası doğduysanız, naçizane bir tavsiyem olacak: Kasedi, kasetçalara takıyoruz.
Öyle tavsiye veya kaset işleriyle uğraşamam derseniz, açın radyoyu, kanalları taramaya başlayın. Bazen cızırtılı bir ses bile insanın hoşuna gidebiliyor; sadece “o an”a uygun olsun yeter. Eğer gececiyseniz, radyo dinleyicisi olarak daha az reklama denk gelerek, daha fazla şey keşfetmek mümkün. Lakin, radyoda çalan radyoda kalır. O parçaya bir daha ne zaman denk gelirim korkusu yaşıyorsanız, şarkı sözlerini bir yere not edin; internetlerden bir şekilde bulup, sonrasında başucunuza koyarsınız illa ki.
Biraz daha sosyalleşmeli bir şarkı keşfi arıyorsanız, sevdiceğinizi yanınıza alın. Ona güzel bir kahvaltı veya akşam yemeği hazırlayın. Yemekler sizden olunca, sevdiceğinize “müzik de senden” diyebilme şansınız olacak. Bunu emreder şekilde değil de, daha sevimli, belki de kulağına fısıldayarak söyleyebilirsiniz. Böylece ilişkinizde farklı bir boyuta geçme imkanına da sahip olursunuz belki, kim bilir… Ne olursa olsun onun müzik zevkine güvenin. Sabırla dinleyin, hem müziği hem de sevdiceğinizi. Eğer hiç duymadığınız bir şarkıyı size dinletip, beğenirseniz; yürüyün kim tutar sizi! Baktınız durum tahmin ettiğiniz gibi değil, kötü müzikler açılmış ve müzik seçimi yine size kalmışsa, işte size fırsat! Halihazırda ilişkiniz kötüye gidiyorsa, bahaneniz de hazır hem. Sadece, ayrılık sonrası depresyonu atlatırken, o gün çalan şarkılardan uzak durun, yeter.
Yazar: Efe ALAÇAMLI