İnsan figürü, her zaman görsel sanatın ortak öğelerinden biri oldu. Bilinen ilk insan bedeni resimleri Avrupa’da binlerce sene öncesine dayanıyor.
Fildişi ve taşlardan yontulan “Venüs” figürlerinin, kadın formunu temsil ettiği düşünüldü ve doğurganlıkla ilişkilendirildi. İnsan bedeni, tarih öncesi sanatta da yer aldı. Avrupa’daki ilk mağara resimleri ve Afrika’daki taş resimleri gibi. Kesin olarak söylemek zor olsa da, bu kültürlerde sanatın üretimi ve anlamının spirituel olduğu görülebilir. Resimler genellikle tanrısal ve ritüelleri bağlamında önemli kişileri yansıtır.
Eski Mısır’da 5000 yıl öncesinde spritüel olmayan insanların tasviri ve insan formunun daha seküler içeriklerde var olması yaygınlaşmaya başladı. Ancak , figürler ve yüzler rituel sanatla birleştirilmeye devam etti. Günümüzde de, neredeyse dünya üzerindeki tüm kültürlerde insan figürü hem spirituel hem de dekoratif sanatta merkezi oluşturmaya devam ediyor.
Sanat insan deneyimlerinin iletişim aracı olduğundan, insan bedeni de doğal olarak tasvir ediliyordu. Bazı kültürlerde insan formu gündelik objelerde görülür, dekoratif şekilde illüstrasyonları yapılır, dini ve ritüel maksatla kullanılır veya ideal formun nosyonunu pekiştirmek için üretilirdi. Antik Mısır’ın Firavunları’nın 19. Hanedanı’nın tasvirinin resimleri de bunlarda yer alırdı. İnsan formu, kaşık, çan, kazıklar, tabutlar ve vücut süsleri gibi çeşitli öğelerin içine de dahil edilirdi. Sadece dekoratif amaçlarla üretilen objeler olduğu gibi bazılarıysa belirli bir takım kültürel düşünceleri ilişkilendirilmek için kullanılırdı.
Din ise hala figüratif sanatı yaratmanın en yaygın sebeplerinden biri olmaya devam ediyor. Birçok kültür, tanrılarını ve spiritüel bireyleri insan formuna sokarak insanları ilahı bireylerken ayrımını kolaylaştıyor. 8 Ölümsüz’ün Taoist tasvirleri de bu fikri örnekliyor.
Bazı sanatsal gelenekler ise insan figürünün ilüstrasyonunu reddediyor. Örneğin İslami sanatta canlıların tanımlanmasına müsaade edilmiyor ve insan bedeni de çok nadiren kullanılıyor. Figüratif sanatın müsade ediliği kültürlerde genellikle bu tasvirler, dini idealleri pekiştirmek hatta dini eleştirebilmek adına dini hikayeler anlatan kişilere yardımcı olması için de kullanılırdı.
Geçmişten günümüze farklı kültürlerde insan bedeni, kültürel ifade aracı olarak çeşitli şekillerde işleniyordu. Insanlar, spesifik vücut modifikasyonları, giysiler, aksesuarlar, saç stilleriyle kendilerini belirli bir grubun bir parçası olduklarını tanımlıyorlardı.
Kültürel kimliğin yanı sıra beden dekorasyonu da ritüel bağlamda olduğu kadar güzelleştirmeye de yarıyordu. Insan formunun sanatsal sunumu, bireylerin ait oldukları spesifik kültürün vücut dekorasyonu işaretlerini de gösteriyor.
Beden üzerine yapılan dövme diş dolgusu gibi değişiklikler kalıcıyken bazıları ise mücevher takma, giysi giyme ve vücut boyama gibi kalıcı olmuş moda ve inançların zaman içerisinde değişimiyle bu geçici modifikasyonlar daha çok tercih edilmeye başladı. Tüm bunlarla, figüratif sanat, hem geçmişte hem günümüzde belirli kültürlerden gelen insanların kendilerini ve bedenlerini değiştirip tabiri caizse modifiye etme tercihlerini anlamamıza yardımcı oluyor.
Yazar: Atlas AYDINOĞLU