Genç bir trans kadın olan Serena Daniari, Pride’ın bugün geldiği nokta hakkındaki düşüncelerini CNN için kaleme aldı.
Çeviren: Gökçe Günaydın
Bu Haziran New York sokaklarında dolaşırken kendimi bir gökkuşağı harikalar diyarında dolaşırken buldum. Mağaza cepheleri ve bankalardan Empire State Binası gibi ikonik yapılara kadar, şehir çok renkli LGBTQ desteği ve müttefiki gösterisine dönüştürüldü.
İşlerin değişmesi inanılmaz. Sonuçta, eşcinsel halkının Greenwich Village’daki Stonewall Inn’de polis zulmüne karşı savaşmasıyla modern LGBTQ hakları hareketinin tetiklenmesinin üstünden sadece 50 yıl geçti. O zamanlar, LGBTQ halkı, bugün gündemde olan evlilik eşitliği ve iş güvenliği gibi konuları hayal dahi edemezdi.
LGBTQ topluluğu bir monolit değildir ve Pride ile ilgili görüşlerimiz en az bizim kadar farklı ve çeşitlidir. Fakat genç bir transseksüel kadın olarak, Pride’ın bugün geldiği kutlama hareketi temasını, transların şiddetli istismarına dayanan karmaşık ve acı dolu tarihinden ayıramam. Sonuçta, modern Pride geçit töreninin öncüsü olan ve Stonewall ayaklanmalarının birinci yıldönümünde düzenlenen Christopher Street Kurtuluş Günü yürüyüşü, bir kutlama arzusundan doğmadı. Siyasi, sosyal ve ekonomik marjinalleşmeye ve şiddete karşı organize bir gösteriydi.
Birçoğumuz için bu tehditler hala yaygın. Bugüne kadar bu yıl ABD’de en az 11 siyahi trans kadın öldürüldü ve Mayıs’ta Trump yönetimi, trans sağlık güvencesini geri alma planlarını açıkladı. Bu devam eden adaletsizliklerin karşısında Pride, geçmişin homofobik ve transfobik duygularının hayatımıza girmeye devam ettiğini hatırlatıyor olmalı.
Gerçek şu ki, LGBTQ hakları hareketi, Stonewall ayaklanmalarında ön saflarda bulunan Marsha P. Johnson, Sylvia Rivera ve Belediye Başkanı da dahil olmak üzere siyah ve Latin trans kadınları tarafından ön plana çıkmıştır. Ancak hikayeleri zamanla silinerek yerine eşcinsel beyaz adamlar hareketin yüzü olarak konumlandılar.
Bu güne kadar, trans insanlar tıbbi bakıma erişim ve şiddetten yeterince korunma mücadelesinde sık sık yalnız bırakılıyorlar ve hatta trans kadınları korumak için mücadele etmekten öte eşcinsel toplulukların dahi dışına itiliyorlardı.
Trans topluluğu ve farklı renklerden insanları Pride diyaloğuna anlamlı ve özlü yollarla dahil etmek için hâlâ yapılması gereken çok iş olduğunu inkâr etmek mümkün değil. Ancak, eksikliklerine rağmen, Pride inkar edilemez bir umut ışığıdır.
Talihsiz gerçeklik, çoğu yerde olduğu gibi kamusal alanlarda da gezinirken sık sık transfobi yaşadığımdır. Benimle alay edildi ve saldırıya uğradım. Ancak Pride ayı boyunca, kentin gökkuşağına boyandığı zaman kendimi daha güvende ve daha çok kabul görmüş hissediyorum. Sloganlar ve görüntüler koruyucu bir pelerin gibi hissettiriyor. Bir ay boyunca homofobik veya transfobik olmak yasaklanıyor adeta! Bana göre Pride sadece bir parti değil. Yaşamımda LGBTQ eşitliğinin tamamen gerçekleştiğine tanık olmanın mümkün olduğunun bir sembolü!