Rabia Bakıcı Güreli, dünyanın dört bir yanından çeşitli galeri ve sanatçıları, sanatseverlerle bir araya getiren uluslararası sanat fuarı Contemporary Istanbul’un kurucularından biri olup, yönetim kurulu başkan yardımcılığını da üstlenmekte. Koleksiyoner ve sanat destekçisi Rabia Bakıcı Güreli ile bu yıl 12. edisyonu için kapılarını açan CI 2017 hakkında konuştuk.
Röportaj: Çisem Danacı
Contemporary Istanbul’un kurucularından biri olmanızın yanı sıra, Başkan Yardımcısı olarak yönetim kurulunda da yer alıyorsunuz. Bu proje nasıl doğdu?
1992 yılından beri İKON Events markamızla, Türkiye ve yurtdışında kongre, etkinlik ve sergiler düzenlemekteyiz. Bu organizasyon tecrübemiz, sanata olan sevgimizle 2002 yılında birleşti. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nı işleten firmanın kurucu ortaklarıyız. Bu binada, “uluslararası bir sanat fuarını, iyi bir lokasyon ve daha iyi standartlarda yapabiliriz” diye düşündük. Eşim Ali Güreli ile zaten kendi çapımızda koleksiyonerliğimiz ve sanata ilgimiz vardı. Tüm bu hususları birleştirerek 4 sene ArtIstanbul markamız ile sanat fuarı yaptık. 2006 yılında da fuarın içeriğini değiştirerek Contemporary Istanbul’u kurduk.
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak Contemporary Istanbul’da nasıl bir rol oynuyorsunuz? Hangi bölümlerle siz ilgileniyorsunuz?
25 senedir yaptığım organizasyonlar ve karakterim gereği, daha çok detayla uğraşmayı seven birisiyim. Fuarın tüm lojistiği, VIP programın oluşturulması, iş geliştirme, mali kısımlar benim sorumluluğumda.
Contemporary Istanbul’dan önce sanatla nasıl bir ilişkiniz vardı?
Eşimin Paris’teki eğitim yıllarından beri süregelen bir sanat tutkusu vardı. Ben de, öğrencilik yıllarımdan beri sergileri bienalleri ve müzeleri takip ediyordum. İkimizin ortak tutkusu ile koleksiyonumuz gelişti. Ayrıştığı yerler de var tabi ki. Ben mesela dijital sanat, yeni medya ve video eserlerini daha çok beğenip topluyorum. Genelde eser seçimlerimin gitgide daha siyasi içerikli olduğunu, kadın konularına ve özellikle çarpık yerleşim konularına odaklandığını söyleyebilirim.
Bu sene Contemporary Istanbul, İstanbul Bienali ile aynı zamana denk geldi? Bu tarih değişikliğinin sebebi nedir?
Türkiye’nin özellikle son iki yılda başına bir çok talihsiz olay geldi. Yanı başımızda süren savaşlar, ekonominin durumu, terör olayları derken, maalesef uluslararası koleksiyonerleri Türkiye’ye getirmek zorlaştı. Bienal yönetimi ile de görüşerek bundan böyle Contemporary Istanbul’u Eylül ayında yapmaya karar verdik. Böylelikle, yurtdışından gelen koleksiyoner, müze yöneticisi, basın vs hem bienali, hem fuarı, hem de şehirdeki diğer önemli sanat etkinliklerini aynı hafta içerisinde görebilecekler. Tabii Eylül ayının, İstanbul’un en güzel aylarından biri olduğunu da unutmamak gerek.
Tarih değişikliği dışında bu sene Contemporary Istanbul’da bizi nasıl yenilikler, değişiklikler bekliyor?
Bu sene fuarın mimari konsept tasarımı, dünya çapında başarılı projelere imza atmış, ödüllü Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından kurgulanıyor. Contemporary Istanbul’un iç mekan tasarımı (özellikle açık havada yer alan) kamusal alanlara yapılan vurguyla, bir kent parkı çeşitlemesi olarak özgün bir anlayışla gerçekleştirilecek. Tabanlıoğlu Mimarlık’ın CI 2017 mimari konsept tasarımından hareketle, Sanatçılar Parkı’nda gerçekleştirilecek olan Beşinci Element heylek sergisinin küratörlüğünü Prof. Hasan Bülent Kahraman üstlenecek. Şişli Belediyesi ile birlikte İstanbul’da bir park alanında ilk defa gerçekleşecek olan çağdaş heykel sergisini yapacağız. 2016 yılında, Türkiye’nin önde gelen 60 çağdaş sanat koleksiyonundan 120 eseri, CI sırasında ilk kez bir araya getiren Collector’s Stories projesinin ürünü, CI Yayınları’nın ilk kitabı olan Collectors’ Stories Barbaros Reserve Bodrum Projesi’nin desteğiyle hayata geçecek. Kitabın lansmanı fuar alanında yapılacak. Plugin yeni medya bölümümüzde de, Ceren ve Irmak Arkman’ın küratörlüğünü üstlendiği Natura Nova sergisi olacak. Bu sene VIP Lounge alanımızda D.ream grubuna ait Fenix ve Capricorne Restaurant hizmet verecek.
Bu yıl hangi galerilerin, sanatçıların veya eserlerin öne çıkmasını bekliyorsunuz?
Bir anlamda sanatın ana oyuncularını bir araya getiren bir platform olmamız nedeniyle, herkese eşit mesafede, objektif ve demokratik bir tavırla yaklaşmalıyız. Onlarla ilişkimizi götürme amacıyla, bir galeri ya da sanatçı ismi vermeyiz. İçerik olarak değerlendirirsek, dünyada gelişmekte olan teknolojiyle paralel olarak, giderek büyüyen yeni medya sanatının, yani Plugin bölümündeki sanatçıların ürettikleri işlerin öne çıkacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda kamusal alanda sanat sergileme açısından, ilk kez düzenleyeceğimiz Beşinci Element heykel sergisinin de ilgi çekeceğini düşünüyoruz.
Türkiye’nin önde gelen sanat organizasyonlardan birinin kurucusu olarak, dünyada en beğendiğiniz, takip ettiğiniz etkinlikler neler?
Maalesef yoğun çalışma tempomdan dolayı hepsine gidemesem de; Venedik Bienali, Documenta, Manifesta, ABC Berlin, Independent, Palais De Tokyo, New Museum beğendiğim ve takip ettiğim sanat kurumlarından.
Sanat ile kurduğunuz bağ Contemporary Istanbul ile sınırlı değil. Yapımcılık deneyimleriniz de var. Bunlardan bahsedebilir misiniz? Sinema alanında isminizi duymaya devam edecek miyiz?
Yönetmen arkadaşım İsmail Necmi’nin 2008 yılında yazıp, çekip, yönettiği “Should I Really Do It?” adlı filmin prodüktörlüğünü yaptım. Film 34. Toronto Film Festivali’nde gösterildi. Ayrıca Montreal, Reykjavik, São Paulo, Haifa, Roma, Hamburg, Bangkok, Kahire, Costa Rica, Göteborg, Mumbai ve Thessaloniki film festivallerinde izleyici ile buluştu ve bir çok ödül aldı. Yeni filmimiz de bitmek üzere ilk gösterimini Berlin Film Festivali’nde yapmayı planlıyoruz.
Sanatın içinde aktif olarak yer alan bir birey olarak, kendinize ait büyük bir koleksiyonunuzun olduğunu tahmin ediyoruz. Nasıl bir yapıya sahip bu koleksiyon?
Kendi koleksiyonum daha çok dijital ve yeni medya işleri ağırlıklı. Siyah beyaz fotoğraf, kentleşme ve kadın sorununu işleyen sanatçıların işleri yoğunlukta.
Contemporary Istanbul, Türkiye’nin sanat dünyasındaki yeri için oldukça önemli bir görev üstleniyor. Gelecek yıllar için CI adına ne tür planlarınız var. Nasıl bir büyüme gösterecek veya gösterecek mi? Türkiye’deki sanatsal boyutta nasıl bir rol oynayacak?
Gelecek yıllarda CI, aynı sayıda galeri ile devam edecek. Bu sene ilkini çıkarttığımız kitabımızla birlikte, CI Publications projemiz devam edecek. CI Education projemiz ile sanat eğitimi konusuna eğilmek istiyoruz. CI Exhibitions ile de, yurt dışında sergiler gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
Yeni sanatçıların kendilerini gösterebilmeleri için her geçen gün yeni etkinlikler, galeriler, alanlar doğuyor; ancak yine de ülkemizde tutunamayacağını düşünen pek çok genç, kendisini yurtdışında göstermeyi seçiyor. Türkiye’deki genç sanatçılar için ne tür tavsiyeleriniz olabilir? Kendilerini nasıl geliştirebilirler ve gösterebilirler?
Türkiye’nin son 10-12 yıl içerisinde elde ettiği ekonomik gelişme, sanatı da olumlu anlamda etkiledi. Sanat galerileri kısıtlı bütçelerine rağmen uluslararası fuarlarda yer alarak, kendi sanatçılarını uluslararası piyasaya sunmanın önemini kavradılar. Bu da Türk sanatçılarının uluslararası bir boyuta taşınmalarına olanak veriyor. Sanatçıların da bu fuar ve koleksiyonları hedeflemeleri gerekiyor. Kendi alanında uluslararası bir üne kavuşmak için, uygun galerilere yönelmeleri önemli.