Tarih, amaçlarına ulaşmak, hayallerini gerçekleştirmek ve görünür olmak için erkek ismi kullanmış, erkek kimliğine bürünmüş veya tamamen bir erkeğin gölgesinde kalmış kadınlarla dolu…
Bu yola sapmadan kendileri olarak var olmayı başarmış kadınlar elbet var. Ancak sanat tarihi başta olmak üzere, bilim, politika, din gibi alanlarda bugün devam etmekte olan ve geçmişte çok daha baskın ve agresif bir şekilde uygulanan erkek egemen anlayış içerisinde, “Katkımı kendi ismimle veya yüzümle yapmasam da olur; ben yalnızca var etmek istiyorum” diyen kadınların sayısı bir hayli fazla. Bunlar, üretme ve yaratma arzularını, kendi kimlerinin, bireysel varoluşlarının bile önünde tutan, emekçi kadınların hikayesi…
Geçmişte kadın yazarlar, edebiyat zümrelerinde hoş karşılanmamaktaydı. Bu nedenle özellikle edebiyatta erkek ismiyle eserler yayımlamış pek çok kadın olduğunu görmek mümkün. Ünlü Anne, Emily ve Charlotte Brontë kız kardeşler yazarlık kariyerlerine başlayabilmek için erkek isimleri Acton, Ellis ve Currer Bell ile kitaplarını yayımladı. Ünlü yazar George Eliot’ın asıl adı Mary Ann Evans’tı. Edebiyat tarihi Louisa May Alcott, Amantine Lucile Aurore Dupin, Violet Paget, Karen Blixen gibi, kariyerleri boyunca erkek isimleriyle mahlas kullanmış yazarlarla dolu. Günümüzde ise -J.K. Rowling gibi- erkek okurlar tarafından talep görmeyeceklerini düşündükleri için ve cinsiyetine göre değil, yazarlık yeteneğine göre, objektif bir yaklaşım arzusuyla; cinsiyeti belli etmeyen kısaltma veya isimleri tercih eden kadın yazarlar bulunmakta.
Özellikle 19. yüzyıl ve öncesinde kadın ressamların eserlerinin komüsyonlara çıkarılmadığı, satın alınmak, hatta satışa çıkarılmak bile istenmediği bilinmekte. Bu nedenle kadın ressamların eserleri, sıklıkla erkek bir akrabanın veya dönemin sevilen bir erkek ressamının imzasıyla satışa çıkarılmaktaymış. Bu nedenle bazen geçmişten gelen eserlerin, aslında gerçekten kime ait olduğuna dair kesin sonuçlar alınamıyor. Gerçek sahipler ise asla ortaya çıkmadığı için, çoğu tarihte ismi asla anılmadan yok oluyor. Küçük bir azınlık ise tarihte adını var edebilmiş. Örneğin Judith Leyster’ın yaptığı resimlerin çoğu eşinin imzasıyla satılmıştır.
Rodin’in heykellerini taklit etmekle itham edilen Camille Claudel ise sonraki araştırmalarda ortaya çıktığı üzere; Rodin’in stüdyosuna öğrenci olarak geldiği dönemden itibaren, Rodin’in eserlerinde büyük bir tavır ve stil farklılığı yaratmış, hatta bazı heykelleri birlikte üretmişlerdir. Claudel, daha sonrasında Rodin ile ilişkisini kesmiş ve sanatçı olarak var olmaya devam etmeye çalışmıştır. Ancak günümüzde, çağının çok ilerisinde olarak gösterilen Claudel’in eserleri, o dönemde fazla erotik olduğu gerekçesiyle satışa çıkarılmamıştır. Canlı modellerle nü çalışmalar yapılan ve nü eserlerin yer aldığı mekanlara kadınların alınmadığı bir ortamda, insan anotomisini öğrenemeden veya çok daha gizli çabalarla öğrenen ve üreten kadın ressam ve heykeltıraşların var olduğu bir dönemde, Claudel’in çıplak olmakla kalmayıp, aynı zamanda arzu dolu karakterleri heykellerinde yansıtması kabul görmemişti. Çağımızda dehası ve yeteneği öve öve bitirilemeyen Camille Claudel, yaşadığı psikolojik buhranlar neticesinde ve satılmaması nedeniyle eserlerinin birçoğunu yok etmiştir.
1901’de New York’lu politikacı Murray Hall öldüğünde, kadınların oy hakkı bile olmadığı bir dönemde, 25 yıl boyunca erkek olarak görev yapmış bir kadın olan Mary Anderson olduğu ortaya çıkmıştı.
Ölümünden yıllar sonra azize ve kahraman olarak Fransa’nın sembolü haline gelen Jeanne d’Arc, savaş döneminde askerlik yaparken İngilizler tarafından yakalanarak, erkek gibi davrandığı ve deli olduğu gerekçesiyle idam edilmiştir.
855-857 tarihleri arasında 8. Joan ismiyle Papa olarak görev yaptığı söylenen Joan Anglicus, hamile kalmasıyla kadın olduğu ortaya çıkmış ve ardından tarih sayfalarından silinmiştir. Vatikan bugün hâlâ belgeleri, Katolik dinin lekelenmeye çalışıldığı söylemiyle, yalanlamaktadır.
Emekleri geç fark edilmiş veya asla fark edilemeyerek görünmez kalmış ve var olmaya, var etmeye, üretmeye devam eden bütün kadınların 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!